whGP. İlişkiler ve evlilik üzerine çalışan bütün ciddi araştırmacıların üzerinde anlaştığı bir nokta var Süresi bir haftayı geçmiş her evlilikte boşanmaya gidilmesi için yeterli neden çoktan oluşmuş durumdadır. Önemli olan evliliği sürdürmek için yeterli koşulları oluşturmaktır. “For Better” TaraParker-Pope Araştırmacıların evlilik süresi için biçtikleri süre, kısalığından dolayı sizi şaşırtmasın, çünkü onlar evliliğin ne kadar zor bir iş olduğunu küçük sorunların bir anda nasıl büyüyebileceğini ve evliliğin sürmesi için tarafların nasıl da uğraşmaları gerektiğini biliyorlar. Evet bir hafta evlilikten sonra boşanabilirsiniz ve teorik olarak kimsenin de buna şaşırmaması gerekiyor. Ama tabii ki şaşıracaklar çünkü hepimiz geleneklerle, alışkanlıklarla evliliği bir şekilde sürdürmek üzerine koşullanmışız. Koşullanmışız da bunu nasıl yapmamız gerektiği hakkında elimizde sihirli formüller yok. Adeta çözümü imkânsız bir sorun kucağımıza bırakılmış ve bize de bununla yaşa ve de mutlu ol denilmiş gibi. Sorunları tespit etmek nispeten kolay ama zaten doğal olarak zorluklarla dolu olan evlilik kurumunu ayakta tutmak hayli zor, bu belki de imkânsız. Bugüne kadar yazdıklarımdan hatırlarsanız her evlilikte münakaşaların hatta kavgaların olmasının doğal olduğunu ve her basit olarak algılanan meselenin evlilik içinde büyük bir soruna dönüşmesi potansiyeli olduğunu anlatmıştım. Her pahasına kavgayı baskı altında tutmak için uğraşmanın evliliğin uzun dönemli sıhhatine zararlı olduğunu; önemli olan münakaşa etmek değil bunu nasıl edildiğidir diye de anlatmıştım. Münakaşa süreçlerinde kullandığımız terimler, vücut dilimiz ve karşı taraftan beklentilerimiz evliliğin sürüp sürmeyeceğini belirlemek açısından önemli. EVLİLİK DETOKSU Her evli insanın çok iyi bildiği gibi münakaşaların olmaması mümkün değil. Bunun için önerilen doğru münakaşa yöntemleri de güzel ama bunu nasıl hayata geçireceğiz bu daha önemli. Çünkü bunu söylemek kolay da yapmak zor ve çoğu evli olan ilişkiler uzmanları da bunu biliyorlar ve yine de bazı önerileri olabiliyor. Tam bu arada da, “Why Can’t You Read My Mind? Overcoming the 9 Toxic Thought Patterns that Get in the Way of a Loving Relationship” yazarları; Jeffrey Bernstein ve Susan Magee adlı kitabı okuyorum. Tam da üzerinde düşünmekte olduğum sorun üzerine yazılmış olduğu için okudum bunu yoksa bazı zor çözümleri böyle maddeler halinde yazan kitaplar bana kendimi umutsuz bir ev kadını olarak hissettirir ama bu defa kitabı okudukça yazarların önemli bir noktaya değindiklerini gördüm. Münakaşa etmenin doğru yöntemini bulmaktan söz ediyoruz ya, evlilikleri bozan bazı zehirli toxic davranışlar tespit etmiş yazarlar; eğer bunları iyi belirlersek evliliklerimize detoks uygulama imkânını yakalayabileceğiz. En başta gelen zehirleyici, kadının veya erkeğin düşülen anlaşmazlıklarda münakaşalarda sorunu daima karşı tarafta aramaları. Bunu en iyi özetleyen laf, “Ama o beni anlamıyor ki” oluyor. Bu laf edilmeye başlandığında her evlilik çözümsüzlük kısır döngüsüne düşme ihtimaliyle karşı tehlikeyi bertaraf etmek için, yani evliliğimize detoks uygulayabilmek için, “Ama o beni anlamıyor ki” yerine “Acaba ben onu yeterince anlayabiliyor muyum” lafını koymamız gerekiyor. Yani sorunları karşı tarafta aramak yerine kendimizde aramaya başlarsak evliliklerimiz rayına oturmaya başlıyor. Bunu yapmak çok kolay olmayabilir, ama eğer evliliğimizin sürmesini istiyorsak buna mecburuz. Ve bunu kafamızda bir evlilik modeli olursa daha rahat yapabileceğiz diyor uzmanlar. Bir öne çıkan evlilik rol modeli, arkadaşlığa önem verilmesi olarak beliriyor. Ama uzmanlar evlilikte arkadaşlığa önem verirken seks ilişkilerine kafamızda önemsiz bir boyut vermek tehlikesinden kaçınmamız gerektiğini söylüyorlar. EŞCİNSELLERDEN ÖĞRENECEKLERİMİZ VAR Bizim ülkemizde eşcinsel evlilikler yaygın değil; kültürümüz buna pek hazır değil. Ama Batılı uzmanlar her heteroseksüel çiftin, eşcinsel birlikteliklerinden ve evliliklerinden öğrenecekleri çok şey olduğunu vurguluyorlar. Bu uzmanlara göre; lezbiyenler ve eşcinsel erkekler evlendiklerinde veya birlikte yaşadıklarında çiftin arkadaşlık ve seks dengesini düzgün kurabildikleri görülmüş. Dahası eşcinsel çiftler yaşamlarında evlilik ve ev dışı hayatlarında son derce ideal olan yüzde 50yüzde 50 dengeli paylaşımı tutturabiliyorlarmış. Bu oranlar kişinin evlilik hayatına ayırdığı zaman ile evlilik dışına ayırdığı zaman arasında eşit dağılım yapmasını ifade ediyor. Eşcinsellerin heteroseksüel erkeklerin bir türlü başaramadıklarını yapıp işleri ile evlilik arasında eşit zaman dağılımı yaptıkları da anlaşılmış. Bu heteroseksüel evli çiftler açısından çok önemli, çünkü ev ve ev dışı hayat arasında nasıl dağılım yapılacağı her evlilikte en önemli tartışma konularından bir tanesi. Rutin olarak erkeklerin ev dışına daha fazla vakit ayırmaları ve kadınların ise eve daha fazla vakit ayırmaları -hele bir de çocuk gelince bu daha da netleşiyornormal kabul ediliyor. Ama bu, evlilikte bir süre sonra ciddi bir stres noktasına dönüşüyor. Bu durumda eşcinsel çiftlerin dağılımı nasıl daha düzgün yapıp birlikteliklerinde stresi azalttıklarını anlamamız gerekiyor. SİHİRLİ SINIR YÜZDE 60 YÜZDE 40 ORANI Evliliklerde bir ideali aramanın evliliğe ağır bir yük bindireceğini daha önce söyledik yani ideali kendiniz ve eşiniz için yüzde 50-50 olarak koymanız evliliğimize yarar yerine zarar verebilir. Uzmanlar evli insanların ev işleri ve çocuk bakımı ile ev dışı yaşam arasındaki paylaşımda yüzde 60 ile yüzde 40 üzerine katiyen çıkılmaması gerektiğini söylüyorlar yani yüzde 50-50 paylaşımı hedefleyebiliriz ama hiçbir taraf yüzde 60 üstüne çıkıp sorumluluğunu artırmayacak. Yani özetle bizler evlilik yaşamı ile özel hayat-iş dengemizi böyle hassas dengelerde tutarken kendimizi ve karşımızdakini düşünme biçimlerimizi de değiştireceğiz ve seksi ikinci plana atmadan arkadaşlık ilişkilerinin nasıl kurulacağı üzerinde de duracağız. Zor mu? Gayet tabii ki çok zor. Ama hiç kimse evliliğin kolay bir iş olduğunu söylemedi. bugün girdiğim konular bize bir temel oluşturacak ve gelecek haftalardan itibaren bunların her birisini açmayı sürdüreceğim.
İçindekiler1 Evlilik Süresi Evlenme Tarihi Evlenme Ne Zaman Gerçekleşir? Dava Tarihi Davanın açıldığı tarih ne şekilde belirlenir?2 Evlilik Bir Yıl Sürmemiş İse 3 Bir Yıllık Süre Geçmeden Boşanamaz Mıyım?4 Hakim Bir Yıllık Süreyi Kendiliğinden Evlilik Bir Yıl Sürmemiş İse En Kısa Sürede Boşanmak İçin Ne Yapmalıyım? Boşanma davaları içerisinde en hızlı, en ekonomik ve en medeni boşanma türü kuşkusuz Anlaşmalı Boşanma Davasıdır. Anlaşmalı Boşanma için ilk koşul ise eşler arasındaki evlilik süresidir. Bu nedenle Anlaşmalı Boşanma konusunda bu yazımızı okumadan harekete geçmeyiniz. Anlaşmalı Boşanma Davasında taraflar adeta “Ey Hakim, biz eşler olarak, kendi aramızda oturduk, konuştuk. Bu evliliğin böyle yürüyemeyeceğini anladık ve boşanmaya karar verdik. Boşanmaya konu olayları anlatmak veya kimin haklı kimin haksız olduğunu tartışmak istemiyoruz. Sadece boşanma irademizi ortaya koyuyoruz. Boşanmaya bağlı sonuçlar konusunda da anlaştık. Bu anlaşmamız doğrultusunda boşanmamıza karar vermenizi talep ediyoruz.” demektedirler. Anlaşmalı Boşanma Davasının avantajları hakkında daha detaylı bilgi için Anlaşmalı Boşanma En Hızlı, En Kısa Sürede Boşanma başlıklı yazımızı mutlaka okuyunuz. Kural olarak boşanma, tarafların üzerinde dilediği gibi tasarruf edebilecekleri bir hak değildir. Bu nedenle boşanma konusunda sadece belirli sebeplere dayanarak ve bu sebeplere ilişkin olayları ispat ederek mahkeme kararı ile boşanma gerçekleşir. Yani “bu evliliğin artık heyecanı kalmadı, elektrik alamıyorum 🙂 , ben bu evlilikten sıkıldım, evlilikten beklediğimi bulamadım… vs. gibi nedenlerle boşanma gerçekleşmez. Mutlaka kanunda belirtilen boşanma sebeplerinden bir ya da bir kaçına dayanarak dava açmalı, boşanmaya sebebiyet veren olaylar ve karşı tarafın kusurlu olduğu ispat edilmelidir. İşte Anlaşmalı Boşanma davası tam da bu noktada, kısmen tarafların iradesine kısmen de artık taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı varsayımı ile istisnai bir düzenleme olarak ortaya konulmuştur. Ancak bu istisnai düzenleme tüm evlilikler için değil, kanunun aradığı şart olarak “en az bir yıl” süreli bir evlilik olması halinde geçerli olacaktır. Kanunda aranan bu bir yıllık evlilik süresini gelin daha detaylı şekilde inceleyelim. Anlaşmalı Boşanma davası açısından evlilik süresi, tarafların evlendiği tarihten itibaren davanın açıldığı tarihe kadar geçen süreyi ifade eder. Boşanma davası sonuçlanıncaya kadar evlilik devam etse de bir yıllık süre, davanın açıldığı tarihe kadar geçen süre olarak hesaplanacaktır. O zaman iki hususun açıklanması gerekliliği ortaya çıkar. Evlenme Tarihi Evlenme ne zaman gerçekleşir? Dava Tarihi Anlaşmalı Boşanma Davasının açıldığı tarih nasıl belirlenir? Evlenme Tarihi Evlenme Ne Zaman Gerçekleşir? Evlenme Türk Medeni Kanunu’muzda kişilerin karşılıklı olarak evlenme iradelerini, evlendirmeye yetkili memur önünde beyan etmeleri halinde gerçekleşmektedir. Bu beyanın varlığı evlenme için gerekli ve yeterlidir. İmzaların atılması, şahitlerinin imzalarının alınması, evlilik cüzdanının verilmesi gibi unsurlar evlenme açısından kurucu dediğimiz asıl unsurlardan değildir. Enteresan bir örnek vermek gerekirse Nikah dairesinde evlendirme memurunun sorusu üzerine ilk eş evlenmeye ilişkin evet kabul ediyorum dedikten sonra, ikinci eş de evet kabul ediyorum dese ve ardından heyecandan kalp krizi geçirip ölürse ortada resmi şekilde bir evlilik söz konusudur. Dikkat edilirse herhangi bir imza atılması, şahitlerden sorulması ve onların imzasının alınması ya da bir evlilik cüzdanından bahsetmiyoruz. Sorumuza gelecek olursak evlenme ne zaman gerçekleşir, tarafların yetkili memur önünde evlenme iradelerini karşılıklı olarak açıkladığı anda evlenme gerçekleşir. İşte bu iradelerin beyan edildiği tarih evlenme tarihi olarak kayıtlara geçmektedir. Dava Tarihi Davanın açıldığı tarih ne şekilde belirlenir? Boşanma dava dilekçesi alındıktan sonra önce dilekçe yazı işleri müdürü tarafından havale edilir. Havale dediğimiz mahkemenin kaşesinin bulunduğu, dilekçenin geldiği tarihi belirten, havaleyi yapan kişiyi tespite yarayan bilgileri ve imzasını içeren bir kayıttır. Genel olarak havale dilekçenin üzerine yapılır. Havale üzerine gerekli harçlar ve yargılama giderleri vezneye yatırılması istenir. Harç ve giderlerin yatırılması üzerine tevzi işlemi yapılarak mahkeme bilgisi ve esas numarası verilir. Örneğin Gaziantep 7. Aile Mahkemesi’nin 2019/3531 esas sayılı dosyası şeklinde. Davaya Gaziantepte bulunan 7 nolu Aile Mahkemesi bakacak, dosyanızın numarası 2019/3531 esas nolu dosyadır. İşte burada davanın açıldığı tarih dava harcının yatırılarak esas kaydının yapıldığı tarihtir. Yine bir örnek vermek gerekirse örneğin dava dilekçenizi aldınız, yazı işleri müdürü havaleyi yaptı, vezneye gittiniz ama harç ve yargılama gideri için yanınızda para yeterli değil, ertesi gün gelirim dediniz ve harcı yatırdınız. Dava dilekçesinin havale tarihi ile harcın yatırıldığı tarih farklı bu takdirde dava harcın yatırıldığı tarihte açılmış olacaktır. Peki biz bu konuyu neden bu kadar ayrıntılı ve uzun olarak anlattık? Çünkü aşağıda ayrıntılı olarak inceleyeceğimiz üzere Anlaşmalı Boşanma davasında bir yıllık evlilik süresi hakim tarafından kendiliğinden yani bir istem olmaksızın, yargılamanın tüm aşamasında incelemekte ve davanın açıldığı tarihte öngörülen bir yıllık evlilik süresi için bir tek gün bile eksik olması halinde Anlaşmalı Boşanma Davasının reddine karar verecektir. Bu nedenle sürenin hesaplanması büyük önem arzetmektedir. Evlilik Bir Yıl Sürmemiş İse Taraflar arasındaki evlilik bir yıl sürmemiş ise iki günlük bir evlilik ya da 11 ay 29 günlük bir evlilik arasında fark yoktur mahkemece anlaşmalı boşanma için ön koşul olan taraflar arasındaki evliliğin bir yıl sürmediği anlaşıldığından tarafların Anlaşmalı olarak Boşanmalarına karar verilemez. Bir Yıllık Süre Geçmeden Boşanamaz Mıyım? Anlaşmalı Boşanma olarak Hayır! Ancak diğer boşanma sebeplerine dayanarak boşanma davası açmanız mümkündür. Çünkü burada öngörülen 1 yıllık süre sadece anlaşmalı boşanma davası için geçerlidir. Diğer boşanma türlerinde boşanmaya sebebiyet veren olayın gerçekleşmesi ile boşanma davası açılması mümkün hale gelir. Hakim Bir Yıllık Süreyi Kendiliğinden Araştıracaktır. Yukarıda da belirttiğimiz üzere Anlaşmalı Boşanma Davasında istisnai olarak düzenleme ile tarafların iradeleri doğrultusunda diğer koşulların bulunması halinde boşanmaya karar verilebileceği düzenlenmiştir. Ancak burada tarafların iradelerinin kabul edilebilmesi için en az bir yıllık evlilik sürecini doldurmuş olmalarını aramaktadır. Bir yıllık bir evlilik deneyimi olmadan, taraflar tam olarak bir adaptasyon süreci yaşamadan, birbirlerini iyi tanımadan bu şekilde boşanmalarının önüne geçmek için böylesi bir süre öngörülmüştür. Bu nedenle mahkeme hakimi yargılamanın tüm aşamasında kanunda öngörülen bir yıllık asgari sürenin geçip geçmediğini incelemek ve tespit etmek zorundadır. Hayır. Sadece evlenme tarihine ve boşanma davasının açıldığı tarihe bakmaktayız. Tarafların eş olarak aynı evde ne kadar süre kaldıkları, ortak yaşamın sürmüş olup olmadığı hususu Anlaşmalı Boşanma Davasında dikkate alınmaz. Bir örnek vermek gerekirse Eşler nikah sonrasında düğün günü halay sırasında çıkan tartışma neticesinde ortak konuta hiç gitmemiş olsalar dahi evlenme tarihinden bir yıl sonra Anlaşmalı Boşanma Davası açmak suretiyle boşanabilirler. Tarafların ortak yaşamının olup olmadığı hususu mahkemece araştırılmayacaktır. Evlilik Bir Yıl Sürmemiş İse En Kısa Sürede Boşanmak İçin Ne Yapmalıyım? Kısa sürede boşanmak için Anlaşmalı Boşanma dışında alternatif çözümler de bulunmaktadır. Yine anlaşmalı boşanma gibi tek celsede boşanmanın sonuçlanması mümkündür. Yine tarafların boşanma ve diğer tüm konularda anlaşmış olmaları gerekmektedir. Detaylı bilgi için Boşanma Avukatınızdan bilgi alınız.
Ailelerinden, sorumluluklardan, yasaklardan, toplumsal kurallardan, yalnız kalmaktan kaçtıkları için evlenirler. Evliliğin ne olduğunun bilinmemesi ile yapılan her evlilik bir zaman sonra ayrılıkla sonuçlanır. Peki evlilikler neden kısa sürüyor? Ne yapmalıyız? Hangi tür insanlardan uzak durmalı? Ve daha fazlası için Uzman Klinik Psikolog Melda Yakupoğlu, aklımıza takılan, merak ettiğimiz tüm soruları bizler için yanıtladı. BİRBİRİNİZİ İYİ TANIMANIZ GEREKİYOR Günümüzde birçok kişi evliliğin kendisini sevdiği için evlenmek ister. Evleneceği kişi ile arasındaki uyumdan ziyade, o kişinin evlenmeyi düşünmesi ile evlilik gerçekleşir. Oysa iyi bir evlilik için çiftlerin birbirlerini iyi tanıması gerekir. Belirli durumlarda verdikleri tepkiler, savunmalar, tartışma biçimleri, kullandıkları üsluplar, sinirlenince gösterilen davranışlar, fedakarlık sorumluluk alması gerektiği durumlar, iletişim kurma yolları gibi özelliklere dikkat etmek çok önemlidir. Birçok insan karşısındaki kişiyi tanırken daha yüzeysel kavramlara bakar. HER YÖNÜNÜ BİR ÖMÜR KABULLENEBİLECEK MİSİNİZ? Örneğin, mesleği, evi, arabası gibi maddi yönleri ön plana çıkaran özellikler, karşısındaki kişinin dış görünüşü, fiziksel özellikleri, kariyeri, sosyal çevresi gibi özelliklere dikkat ederler. Oysa tanınması, bilinmesi gereken “karşınızdaki kişinin her yönünü, bir ömür boyunca sevip kabul edebilecek misiniz” sorusunun cevabıdır. Değişir diye beklemek, evlenince düzeleceğini beklemek insanların sıklıkla yaptıkları hatalardandır. Değişmeyeceğini bilerek, değişmeyen yönleri ile kabul edip devam edebilecek misiniz belirlemeniz gerekir. ÇİFTLERİ BOŞANMAYA GÖTÜREN KONULAR NELER? Günümüzde evliliklerde en sık tartışma yaratan ve çiftleri boşanmaya kadar getirebilecek konular, ekonomik nedenler, eşlerin kendi aileleri ve aileler arasındaki ilişkilerde köprü oluşturmaları sorumluluğu, bu sorumluluğun ise istenilen şekilde gerçekleştirilmemesi, fazla sorumluluğun kaldırılmaması, çiftlerin kişilik özellikleri, iletişimsizlik, zaman azlığından kaynaklanan kaliteli zaman geçirememek, cinsel uyuşmazlı ki sosyal medya, kıskançlık gibidir. Başta gelen bu problemlerle kriz durumları ile etkili bir şekilde baş edilmediğinde tartışmalar büyür. Bir süre sonra ise büyüyen tartışmalar çiftler arasındaki saygı ve sevgi ilişkisini zedeler ve ayrılık olağan sonuç olarak gündeme gelir. SADAKAT, GÜVEN, DÜRÜSTLÜK... ARTIK LÜKS GELİYOR Özellikle evliliklerde bireylerden beklenen minimum olması gereken ancak olmazsa olmazlar arasında yer alan, sevgi, saygı, sadakat, güven, bağlılık, ilgi, alaka, dürüstlük, açık ve şeffaf olmak gibi özellikler neredeyse ilişkilerde bir lüks halini almaya başladı. Oysa bu özellikler bir ilişki içerisinde zaten olması gereken özellikler iken fazla bir beklenti gibi görülmeye başladı. Yine de bu şekilde yansıtılsa da bu özellikleri aramaktan vazgeçmeyin. Evlilik yapılan yaşın yine evliliklerin sürmesi ile çok ilişkisi bulunmaktadır. Erken yaşta evlenmek yada geç yaşta evlenmek farklı ihtiyaç halleri doğurmaktadır. Çiftlerin kültür yapısındaki uyum, birlikte bu kültür içerisinde dengede bulunmak, ortak zevklere sahip olmak ve benzer aktivitelerden hoşlanmak birliktelikteki bağı kuvvetlendirmek için faydalı olacaktır. DAHA ÇOK SORUMLULUK Evlilik yapacağınız kişinin sağlıklı bir psikoloji içerisinde olduğundan emin olun. İlişki sorumluluğu alamamak yine evliliklerin sürmesine engel olan sebeplerdendir. İlişki zamanınızda karşınızdaki kişi ilişki sorumluluğu almaktan kaçıyorsa ve bunu beceremediyse, evlilikte sizi daha çok sorumlulukların bekleyeceğini unutmayın. Benzer aile yapısına sahip olabilmek aslında karşınızdaki kişi ile uzun süreli ilişkiye daha çok yaklaşmanızı sağlayacaktır. Benzerlikler güvende hissettirir. Anlaşıldığınızı hissedersiniz. Bu sebeple eşinizin aile yapısına, çocukluğunun nasıl geçtiğine ve şu anda ailesi ile ilişkilerinin nasıl olduğuna dikkat edin. Bu sebeplerde evliliği sürdürmede önemli faktörlerdendir. Genellikle narsisistik yapıdaki insanlar flört anında size çekici gelebilir ancak bir evlilik içerisinde narsisistik birisi ile birlikte olmanız, uzun vade de kurban rolüne geçmenize, özgüveninizin düşmesine, bağımlı bir kişilikli yapısına sahip olmanıza ve tek başınıza bir şey yapamaz hale gelmenize neden olabilir. KÖTÜ ÖZELLİKLER EVLİLİKTE DEĞİŞMESİ ZOR YANLARDIR Bu sebeple partnerinizin evlenmeden nasıl bir kişilik özelliği olduğuna dikkat edin. Aksi takdirde evlilikte yapılan tartışmalarda bir narsisist yapıdaki partner her zaman kendisinin haklı olduğunu düşünecek ve bu durumda bir süre sonra ilişki kendi sonunu hazırlayacaktır. Son olarak kötü alışkanlıkları olmamasına özen gösterin. Bazı bağımlılıklar, kötü yönler dediğim gibi evlilik içerisinde değişmesi zor yanlardır. Bunlarla ilgili sorunlarda evliliğin kısa sürmesine neden olabilir. Sonuç itibari ile aslında evlenmek için evlenmek yerine, karşınızdaki kişiyi iyi tanımaya çalışın. Onu sevdiğiniz, iyi vakit geçirdiğiniz için, kendinizi değerli hissettirdiği için ve aslında ondan emin olduğunuz için, doğru kişi olduğuna inandığınız için evlenin. Melda YAKUPOĞLUUzman Klinik
yeni evliler ne zaman boşanabilir