Resim1.1: Okul öncesi eğitimde fen etkinlikleri Fen, çocukların içinde yaşadıkları dünya hakkında temel kavramları oluşturmalarına olanak sağlayan ve yaşama yönelik duyarlılık geliştirmelerini destekleyen bir süreçtir. Okul öncesi çocukları için fen ortamının başlangıç noktası, onların doğal çevreleridir.
BİLSEMe Hazırlık Dikkat Güçlendirme - Dikkati Güçlendirme Etkinlikleri. E - e Sesi İlk Okuma Yazma Etkinlikleri. 1. Sınıf - İlk Okuma Yazma Öğretimi 2022-2023 . Kodlama Etkinlikleri-50. Robotik Kodlama Dersleri - Kodlama Etkinlikleri. 2.Sınıf Hayat Bilgisi Genel Tekrar-Mayıs Soru Cevap Etkinliği. 2.
İşitmeengelli çocuklara okul öncesinde okumaya hazırlık kapsamında grup içinde çeşitli konular çerçevesinde çeşitli etkinliklere yer verildiği görülmüştür. Grupta uygulanan etkinlikler Tablo 2’de sunulmuştur. Tablo 2. İÇEM Okul Öncesi 2. Sınıf Grup Etkinlikleri, İçerikleri ve Süreleri
Dik Temel Harfler etkinliklerimizi paylaşmaya devam ediyoruz. Çalışmaları yazının sonundaki linkten indirebilirsiniz. Tamamı özgün 17 etkinlik sayfası ile birlikte, “k” sesi interaktif slayt/sunu çalışmamız da mevcut. Dik temel harfler etkinlikleri “k” sesi çalışmaları ise şu şekilde; dik temel harfler k sesi büyük harf yazma etkinlik sayfası dik temel harfler k
Okul Öncesi Eğitimi Programı” 2013 yılında geliştirme çalışmaları tamamlanarak 2013-2014 öğretim yılından itibaren uygulamaya konulmuştur. Programla birlikte, “Okul Öncesi Eğitim Etkinlikleri Kitabı” da yayınlanmış ve öğretmenlerin hizmetine sunulmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı, aile bireylerinin özellikle de anne babaların çocuk yetiştirme becerilerinin
FyU8LEa. İLKOKUL ÖNCESİNDE OKUMAYA HAZIRLIK Yazar Prof. Dr. Norma RAZON, Eğitim Danışmanı – Pedagog Günümüzde 3-6 yaş çocuklarına okumanın ne zaman ve nasıl öğretileceği, anne ve babaların ve anaokulu öğretmenlerinin zihnini kurcalayan bir konudur. Bu konu ele alınırken çocuğa okuma yazma becerilerini kazandırmak amaçlanmakta, ona her şeyden önce okuma zevkini aşılamak gerektiği göz ardı edilmektedir. Oysa okul öncesi dönemde amaç çocuğa okuma yazma tekniklerini kazandırmak olmamalı, okuma keyfini tattırmak, okuma zevkini aşılamak olmalıdır. Son yıllarda bazı yetişkinlerin okuma konusundaki görüş ve uygulamaları, minik öğrencilerin okuma ve öğrenme arzularını yok etmekte, onları okuldan soğutmaktadır. Örneğin “çocuğum ne pahasına olursa olsun ilkokula başlamadan okumasını öğrenmeli” diyerek hece kitabını elinden düşürmeyen bir anne, “bütün öğrencilerim 24 Kasım Öğretmenler gününe kadar okumayı sökmüş olmalı” diye düşünen bir 1. sınıf öğretmeni, çocuğa okumayı nasıl sevdirebilir? Harfleri yazamadığı veya seslendiremediği için çocuğunu azarlayan bir baba, tahtadakileri defterine yanlış veya eksik çeken öğrencisini cezalandıran bir öğretmen, okuma zevkini nasıl aşılayabilir? Sözü geçenler, bu tutum ve davranışlarıyla çocuğa başarısızlık ve güvensizlik duygularını yaşatmakta, ondaki öğrenme hevesini köreltmekte ,öğrencide okumaya, öğrenmeye ve okula karşı küskünlük ve kırıklık yaratmaktadır. Öğrencilere sayfalar dolusu çizgi çizdirmeden, cümle kalıpları ezberletmeden, hece tablosunu öğretmeden önce, okuma tekniğinin ne olduğu, okuma bilmenin insanlara neler kazandırdığı öğretilmeli, harf, ses, hece, cümle gibi kavramlar açıklanmalı, sınıfta gazete, ansiklopedi okunarak okumanın nedenli yararlı ve keyifli bir süreç olduğu somut olarak gösterilmelidir. “Okumasını öğrenmek” çocuklar için amaç olmamalıdır. Okuma; merak edilen konuyu öğrenmek, bilinmeyen bir konu hakkında bilgi edinmek, boş zamanını değerlendirmek, can sıkıntısını gidermek, eğlenmek, bilgilenmek, keyif almak için bir araç olmalıdır. Bu nedenle de kitap, mecmua, dergi, resimli ansiklopedi, boyama kitabı türünden basılı malzeme küçük yaştan itibaren çocuğun oyuncakları ve oyun araçları arasında yer almalıdır. Islanmayan, yırtılmayan ve parçalanmayan plastik ve bez kitapçıklar çok erkenden bebeğin parkında, yatağında ve banyosunda yerini bulmalı, kalın kâğıt ve karton kitaplarla, resimli az yazılı kitaplar önce oyuncak sepetinde, daha sonra da kitap rafında çocuğun kullanımına sunulmalıdır. Küçük yaştan itibaren anne, baba, abla ve ağabeyler, mini mini yavrulara oyun malzemesi sundukları gibi, oynamak için yer ve zaman ayırdıkları gibi, renkli kitap ve resimli dergiler almalı, boş zamanlarında hikâye ve masal okumalı, okunanları konuşmak için zaman ayırmalı, kitaplardaki resimleri isimlendirtme yoluyla kavram kazandırmalı, soru-cevap ve bak-anlat yöntemiyle dil becerilerini geliştirme fırsatı vermeli, eşleştir, eksikleri bul, eksikleri tamamla, eşini bul, farklı olanı bul, çiz… yöntemleriyle dikkat, bellek, el becerisi, mantık, muhakeme yeteneklerini kazanma olanağı tanımalıdır, hatta onlarla birlikte resimli ve çizgili kitaplar üretilmelidir. Daha okuma-yazma bilmediği bir dönemde kitap, kalem, boya ve deftere sahip olan, okumanın eğlendirdiğini ve yeni şeyler öğrettiğini yaşamış olan, kitap karıştırmanın ve karalamanın keyfini tatmış olan çocuk, okumaya yazmaya hazır olduğu sırada, bu etkinliklere ilgi duyduğunu çevresine hissettirecek, okumayı sökmek için çaba harcayarak, her gördüğü kelimeyi seslendirmeye çalışacak, tanıdığı her sözcüğü yüksek sesle okumayı deneyecek, her okuduğu sözcükten sonra heyecanlanacak, okuma ve yazma öğrenmek için güdülenmiş olacaktır. Her geçen gün çocuğunun kitap okumadığından, saatlerini televizyonun karşısında geçirdiğinden, boş zamanını bilgisayar oyunlarına ayırdığından yakınan anne baba sayısı artmaktadır. “Kitaplık kolu çalışmıyor”, “okul kitaplığına uğrayan yok”, “klasikleri okuyan öğrenci çok az”, “özetlenmek üzere önerilen kitapları çocuklar okumuyor, anne babalar okuyor” şeklinde şikâyet eden öğretmen sayısı da bir hayli kabarıktır. Okul öncesinde anne veya öğretmen baskısıyla okumayı sökmüş olan, yuva hazırlık sınıfında saatlerce masa başında yazı-çizgi çalışması yapmaya zorlanmış olan, henüz okul olgunluğuna sahip olmadığı bir sırada fiş yazmaya ve okumaya başlatılmış olan çocuk ilkokula başladığında kitaba, okumaya, ilgi duyabilir mi? İlkokulda yarım veya tam günlük bir öğretim sisteminde bir-iki ders boyunca sıra başından kalkmasına izin verilmeyen, tuvalete bile gitmesi engellenen, gün boyu sayfalarca fiş yazan, çalışması okulda bitmeyen ve evde saatlerce ödev yapması gereken, belli bir süre içinde okumayı sökmüş olması istenen, ikinci ayın sonunda okuyamadığı takdirde sınıfın gerisine atılmakla tehdit edilen, aşırı hareketliliği nedeniyle yerinde oturamadığından rüşvetle masa başında tutulan, bireysel farklılıkları göz önünde tutulmadan eğitilen, okul olgunluğuna sahip olup olmadığı araştırılmayan, anlamadan ezberlemenin ve yarış esaslarının geçerli olduğu bir öğretim çarkının içinde olan öğrenci okumayı yazmayı sevebilir mi? Tabii ki bu çocuk okumayı sevemez. Bu çocuk, evde annesi yanına oturamazsa ödevini yapmayacak, fırsat buldukça kalemi kitabı fırlatacak, yerinden kalkıp top oynayacak, ödevini bitirme alışkanlığını kazanamayacaktır. Bu çocuk, sınıfta öğretmen sırtını döner dönmez yaramazlık yapacak, tahtadakileri defterine yanlış çekecek veya çekmeyecek, evde de boş zamanlarında eline kitap almayacak, televizyonun karşısına geçecek veya bilgisayar oyunlarına dalacaktır. Neden İngiltere’de çocuklara okuma öğretirken 5 yaşından 8-9 yaşına kadar süre tanınmakta, okul-öncesi hazırlık sınıfından başlamak üzere 1. 2. ve 3. sınıflarda okuma etkinliğine zaman ayrılmakta? Neden Fransa’da ilkokul sınıflarının gerisinde oyun köşeleri bulunmakta? Neden Batıda ilkokul müfredat programlarında okuma, sözlü anlatım, kompozisyon, kitap okuma ve anlatma, güzel yazı, güzel konuşma derslerine zaman ayrılırken bizim çocuklarımız birinci sınıfın ilk üç ayında okumaya zorlanmakta? Neden bütün birinci sınıf öğrencilerinin aynı tarihte okumayı sökmüş olması beklenmekte? Her etkinliğin öğretiminde dikkate alınan bireysel farklılıklar, yetenekler ve ilgiler, neden okuma- yazma öğretiminde dikkate alınmamakta? 30-40 yıl önce birinci sınıf öğrencilerine okuma yazma öğrenmek için bütün bir yıl süre tanınırken, neden bugünkü minik öğrencilerden üç ayda okumayı öğrenmeleri istenmekte? Neden bu küçük beyinler bu kadar zorlanmakta? Her geçen gün ülkemizde, özellikle büyük kentlerde “özel öğrenme güçlüğü” tanısı konmuş olan çocuk sayısında artış kaydedilmektedir. Kuşkusuz bu sorunun geçmiş yıllarda bilinmemesi, son yıllarda konuya duyulan ilginin artması, konu ile ilgili uzman sayısının çoğalması, öğretmenlerin bu konuda duyarlı olmaya başlaması, öğrenmekte güçlük çeken öğrencilerin, “zeki ama tembel” damgasını yemeden, öğrenememe nedenlerinin araştırılmaya başlanması, okuma yazma öğreniminde zorlanan çocukların kısmen veya tamamen özel eğitim yöntemlerinden yararlanması, eğitimcilerin ve ailelerin bu konuda bilinçlenmesi, bu sayıdaki artışın nedenleri arasında sıralanabilir. Ancak okuma öğretiminde çocuklara yapılan baskı, okul olgunluğuna sahip olmayan çocuklara okumayı erken öğretme çabaları, bireysel farklılıkları göz ardı eden öğretim yöntemleri, hırslı ve iddialı öğretmenlerin öğrenciler arasında yarattığı rekabet, pekiştirilmeden yüklenen bilgiler, ağır olan müfredat programları, anlama yerine ezberlemeyi gerektiren dersler, ilkokul 5. sınıfın sonunda yer alan kolej giriş sınavları, bu öğretim ortamında yetiştirilen çocukların bazılarının zaman zaman yaşadıkları kırıklık, başarısızlık, umutsuzluk, güvensizlik, bocalama, zorlanma, yorgunluk, hatta sürmenaj öğrenme güçlüğüne yol açan nedenler arasında yer alamaz mı? Büyük illerimizin bazı anaokullarında yapılan araştırma ve gözlemlerle, henüz anadilini tam olarak kullanamayan, şekil ve sesleri birbirinden ayırt edemeyen, hatta kalem tutmayı beceremeyen çocuklara uzman olmayan elemanlar tarafından okuma yazma öğretilmeye çalışıldığı, çocukların bir masanın etrafında saatlerce oturtulduğu, beden eğitimi, resim ve müzik etkinliklerine yer verilmediği gözler önüne serilmiştir. Hatta bu kurumlarda gün boyu yapılan masa başı faaliyetleriyle yetinmeyip öğrencilere evde yapılacak yazı ödevlerinin verildiği, ertesi gün okula ödevsiz gelen öğrencilerin sınıfa sokulmadığı belirlenmiştir. Buna karşılık bazı anaokullarında çocukları ilkokula hazırlayacak hiçbir etkinlik yaptırılmadığı, çocukların başıboş bırakıldığı, gelişimlerine katkıda bulunacak hiçbir çalışma yapılmadığı, okulun çocuklar için annelerin yokluğunda günlerini geçirdikleri bir bina olmaktan öteye gidemediği saptanmıştır. Oysa okul öncesi eğitim kurumunun amaçları Çocuğun – sağlıklı büyümesi Zihinsel yönden gelişmesi Duygusal ve sosyal açıdan olgunlaşması Anadilini anlama ve iyi kullanma yeteneğini kazanması Dengeli ve uyumlu bir kişilik geliştirmesi Gelecekte gideceği okul ortamına ve toplum yaşamına en iyi şekilde uyum sağlaması için uygun ortamı ve olanakları hazırlamaktır. Okul öncesi eğitim kurumu; Çocuğun sağlıklı büyümesi için Beden gelişimini sağlamalı Duyularını uyarmalı Algılarını geliştirmeli Psiko-motor gelişimine yardımcı olmalı Çocuğun zihinsel yönden gelişmesi için Zekâsını geliştiren uyarıcıları sağlamalı Dikkat, bellek mantık, yargılama yeteneklerini uyarmalı Öğrenme arzusunu kamçılamalı Yetenek ve becerilerini geliştirmeli İlgilerini keşfetmeli ve ilgileri doğrultusunda yönlendirmeli Kendisini ve çevresini tanımasına fırsat vermeli Doğayı tanımasını sağlamalı Duygusal olgunluk kazanması için Sevgi, ilgi, güven ve özgürlük ihtiyaçlarını karşılamalı Özgüveni kazandırmalı Farklı ortamlara uyum sağlanmasına yardım edecek olanakları yaratmalı Benlik kavramını güçlendirmeli Başarıyı tatmasına yol açmalı Başarısızlıkları göğüsleyecek ve mücadele edecek düzeye gelmesini sağlamalı Saygı, sevgi, güven duygularını yaşamasına imkân vermeli Duygularını ifade etmesine yol açmalı Duygusal sorunları varsa bunlardan kurtulmasına yardımcı olmalı Sosyal yönden olgunlaşması için Yaşıtlarıyla, kendinden küçük ve büyüklerle iyi geçinmesini, iyi ilişkiler kurmasını sağlamalı Grup içinde yaşamasına, topluma katılmasına fırsat vermeli Yardımlaşma, paylaşma, dayanışma, işbirliği, yarışma galibiyet ve yenilgi kavramlarını yaşayarak öğrenmesine fırsat vermeli Okul ve toplum kurallarını benimsemesini sağlamalı Dil gelişimini sağlamak için Kelime bilgisini, dinleme, anlama, hatırlama, kendini iyi ifade etme yeteneklerini geliştirecek ortamı yaratmalı Konuşma, tartışma, görüş bildirme, rol alma, taklit yapma, küçüklere ve büyüklere hitap etme, ana dilinin inceliklerine sahip olma özelliklerini kullanacağı etkinliklere yer vermeli Uyumlu, güçlü ve sağlıklı bir kişilik kazanması için Kendi güçlerini ve yetersizliklerini tanımasına ve kabullenmesine olanak sağlamalı Kişiliğinin oluşmasına ve güçlenmesine fırsat vermeli Her ortamda uyumlu olmasına özen göstermeli Okul ortamına ve toplum yaşamına hazırlamak için Beslenme, uyku, temizlik, tuvalet alışkanlıklarını kazanmasına yardımcı olmalı Kurala uyma, talimat alma becerisini kazanmasına aracı olmalı Aile ortamında alamadığı bilgileri tamamlamasına fırsat yaratmalı Etrafını saran objeler ve canlılar dünyasını tanımasına imkân vermeli Kendi bedenini ve uzuvlarını tanıyarak kullanmasını mümkün kılmalı, Yeteneklerini kullanacağı, mutluluğu ve başarıyı yaşayacağı etkinlikleri yaratmalıdır. Okul öncesi eğitim kurumunun, çocuğu ilkokula ve toplum yaşamına hazırlayabilmesi için, her şeyden önce çocukları tanıyarak eğitebilecek bir uzman eğitimci kadrosuna, çocukların ihtiyaçlarını karşılayacak bir programa, bu programda yer alacak etkinliklere ve bu etkinliklerde kullanılacak eğitim malzemesine gereksinimi vardır. Programda yer alması gereken etkinlikler Oyunlar bireysel, grup, taklit, bahçe oyunları Serbest faaliyetler ve yaratıcı etkinlikler resim, müzik, dans, jimnastik, ritmik dans Serbest ifade etkinlikleri tiyatro, taklit, pantomim, skeç, piyes, kukla oyunu, drama İletişim etkinlikleri serbest konuşma, monolog, diyalog, soru-cevap, şarkı, şiir masal-hikâye anlatımı, konuşma taklitleri, dinlediğini anlatma, gördüğünü anlatma Masa başı faaliyetleri çizme, boyama, kesme, yapıştırma, model yapma, maket yapma, Lego oyunu, boncuk dizme, yap-boz, eşleştirme, eksik bulma, tamamlama, farklıyı bulma, benzeri bulma, sıralama, serileme, nesne tanıma, kopya gibi kalem çalışmalarıdır. Eğlendirici, geliştirici ve dinlendirici olan bu etkinlikler çocuğun her yönüyle gelişmesini sağlarken, çocuğu ilkokula, okuma ve yazmaya da hazırlayan etkinliklerdir. Bu etkinlikler sırasında çocuğa her türlü materyel sağlanmalıdır. Su, kum, kil, hamur, çamur gibi doğal malzemeler; kalem, boya, kâğıt makas, yapıştırıcı gibi araç-gereçler; toplar, bebekler hayvanlar gibi oyuncaklar; eski giysiler, kullanılmamış plastik kap ve şişeler, yün ve kumaş parçaları, okunmuş mecmua, karton ve tahta parçaları gibi artık malzeme, çocuğa sunulan materyeli oluşturan nesnelerdir. Bu nesneler arasında özellikle bez ve plastik kitapçıklara, kâğıt ve karton kitaplara, basit, hareketli ve sesli kitaplara yer verilmelidir. Çocuk bebekle, topla oynadığı gibi su ve parmak boya ile oynaya ilmeli, kalemi, kâğıdı, kitabı oyun aracı olarak kullanabilmelidir. Her tür kitap, büyük-küçük, ince-kalın, resimli-resimsiz, okunacak- boyanacak, kesilecek-çizilecek kitap, çocuğun oyun malzemeleri arasında yerini bulmalıdır. Çocuk istediği her an basılı malzemeden yararlanabilmelidir. Okul öncesi dönemde okumaya-yazmaya hevesli olan çocuk kendiliğinden kalem kagıda yönelecek, yetişkinin onu yönlendirmesini beklemeyecektir. İlkokula başlamadan önceki yıllarda, okuma yazma öğretme konusunda, anne baba ve eğitimcilere düşen en büyük görev çocuklara hazır olmadıkları bir sırada, çok erkenden, bilinçsizce ve baskı ile okuma yazma öğretmek değil, onları okumaya-yazmaya heveslendirmek, okuma-yazma öğretimine hazırlamaktır; okumak-yazmak isteyen çocuğa da uygun yöntemlerle bu becerileri kazandırmaktır. Okul öncesi dönemde okumaya, yazmaya hazır ve istekli olan bir çocuğu engellemek ne kadar hatalı ise, bu öğrenime hazır ve istekli olmayan bir çocuğu zorlamak o kadar sakıncalıdır.
Türkçe, Sanat, Drama, Müzik, Hareket, Oyun, Fen, Matematik, Okuma Yazmaya Hazırlık ve Alan Gezileri şeklindedir. Öğretmen veya çocuklar tarafından yapılandırılmış/ yarı yapılandırılmış/ yapılandırılmamış etkinlikler sınıf içinde yapılabileceği gibi açık havada da yapılabilir. Öğretmenlerin bu etkinlikleri mümkün olduğunca açık havada da gerçekleştirmesi beklenmektedir. Etkinlikler tek tek planlanıp uygulanabileceği gibi birden fazla etkinlik çeşidi bir araya getirilip bütünleştirilmiş etkinlikler de hazırlanabilir. Etkinlikler bireysel, küçük grup veya büyük grup şeklinde planlanıp uygulanabilir. Bireysel etkinlik; çocuğun kendi başına yaparak yaşayarak öğrenmesini amaçlar. Bu etkinlikler, çocukların bireysel ilgi, gereksinim ve yetenekleri ile gelişim özelliklerini dikkate alarak onların potansiyel gelişimlerini desteklemek amacıyla planlanan etkinliklerdir. Küçük grup etkinliği; çocukların yaş, gelişim özelliği, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda gruplara ayrılarak farklı çalışmalar yaptıkları etkinliklerdir. Gruptaki çocukların hepsinin aynı etkinliği küçük gruplar hâlinde yaptıkları etkinlikler büyük grup etkinliğidir. Küçük grup etkinliklerinde ise her grubun etkinliği ayrı ayrı planlanmalıdır. Başka bir deyişle küçük grup etkinlikleri, öğretmenin farklı yöntem ve teknikleri kullanarak aynı kazanım ve göstergelere yönelik etkinlikler planlamasıdır. Böylece çocuklar aynı kazanımlara farklı yollardan ulaşabilirler. Örneğin; çocuklar aynı renk ve boyuttaki kutularla ve artık materyallerle neler yapabilecekleri hakkında konuşurlar, planlamalarını yaparak gruplara ayrılırlar. Gruplar kararlarını uygulayarak üç boyutlu farklı ürünler oluştururlar. Bir diğer örnekte ise öğretmen çocuklara ilginç gelebileceğini düşündüğü bir nesne ile sınıfa gelir. Bu nesnenin ne olduğu, ne işe yaradığı, hangi malzemelerden yapıldığı hakkında konuşulur. Bu nesne ile neler yapılabileceği sorulur. Çocuklar küçük gruplara ayrılarak karar verdikleri farklı etkinlikleri müzik, sanat, matematik, oyun gibi yaparlar. Büyük grup etkinliği; aynı kazanımlara ulaşmayı amaçlayan, aynı yöntem, teknik ve materyaller kullanılarak sınıftaki tüm çocuklarla birlikte yapılan etkinliklerdir. Bütünleştirilmiş etkinlik; birden fazla etkinliğin uygun geçişlerle bir araya getirilmesinden oluşur. Etkinliklerin bir etkinlik planının öğrenme sürecinde arka arkaya sıralanması demek bütünleştirmek demek değildir. Bölüm Seç 1. Matematik Etkinliği Matematik eğitimi, çocuğun bilişsel gelişimine katkı sağlamak, çocuklarda matematiğe karşı olumlu bir tutum kazandırmak, çocukların önceden getirdikleri kavramsal bilgilerle yeni bilgiler arasında bağ kurmasına yardımcı olmak, matematiksel kavramların neden ve nasıl kullanıldığını anlamaya yardımcı olmak amacını taşımaktadır. Ayrıca matematik etkinlikleri ile çocuklarda matematiksel sorgulama becerisini geliştirmek amaçlanmalıdır. Uygulanan matematik etkinlikleri ile çocuklar çevrelerindeki örüntüleri fark etmeli, varsayımlar geliştirip bunları deneyebilmeli, problem çözebilmeli, akıl yürütebilmeli ve matematiksel kavramları kullanarak iletişim kurabilmelidirler. Matematik, çocukların günlük hayatta karşılaşabilecekleri örneklerle de verilmelidir. Örneğin oyuncakları kutusuna doldururken veya eşyaları bavula yerleştirirken bunların sığma durumunu tekrar tekrar denemek ve konuşmak, hacim kavramının gelişmesine yardımcı olacaktır. Örnek Etkinlikler Öğretmen matematik etkinliklerinde mümkün olduğunca gerçek nesnelerle çalışmalar yapmalı, daha sonra sembollerle çalışmaya devam etmelidir. Etkinliklerde kullanılan nesne sayısının 10’dan fazla olmamasına özen gösterilmelidir. Ölçme çalışmaları yapılmalı ve çocukların özellikle standart olmayan ölçü birimleri ayak, kalem, kürdan, kitap vb. kullanarak doğal ölçme çalışmaları yapmalarına olanak sağlanmalıdır. İlişki kurma, eşleştirme, gruplama, örüntü oluşturma, sıralama, sayma, toplama-çıkarma, geometrik Örnek Sıralama Sınıflandırma Matris Bölüm Seç 1. Matematik Etkinliği
OKUL ÖNCESİNDE KUR’AN DERSİ NASIL YAPILMALI? Okul öncesinde Kur’an dersleri mümkün olduğunca “toplu tâlim” dediğimiz toplu okutmalar yapılarak kalan, öğrenme güçlüğü gibi geride kalan çocuklarla birebir ilgilenilerek oluşan açıklar kapatılmalıdır. Grup çalışmaları ile toplu ve ferdî okumalar yapılır. En fazla üç çocuk bir grup yapılır ve o günkü âyetler “sandviç metodu” ile “bir sen, bir sen…” gibi sırayla ve birbirini takip ettirerek okutulur. En son öğretici ile toplu okuyuş yapılarak o günkü ders tamamlanır. Çocuklara ezberletilmek istenen dua ve sureler kolaydan zora doğru bir sistem takip edilerek hocanın mutlak sûrette kelime kelime tâlim yapmasıyla bizzat hocadan öğrenilmelidir. Eve, sadece tekrar verilmelidir. Tâlimi yapılmayan sûrenin çalışılmaya yahut interaktif yollardan dinlenmesine müsaade edilmemelidir. Ezberler tek tek mutlaka dinlenmeli, sık sık ezber tekrarı yapılmalıdır. Bu noktada “istop tarzı” oyunlarla ezberler oyunla tekrarlanabilir. Topu atan çocuk, arkadaşının adını ve okuyacağı sûreyi söyler, arkadaşı topu tutar, sûreyi okuyup, bir diğer arkadaşına topu atar. Oyun böylece devam eder. Okul öncesi Kur’an eğitiminde farklı materyaller kullanılmaktadır. Tecrübemiz göstermiştir ki, çocuklar elmanın “e”si, bebeğin “be”si gibi resimli kart çalışmaları ile Elif-bâ harflerini kolay öğrenmektedirler. Fakat akılda bazen harften ziyâde resimler kalmaktadır. Mümkün olduğunca resimsiz kartlar kullanılmalıdır. Harflerin bağımsız hâlleri, başta, sonda, ortada yazılışları; kartlar, magnetler, ahşap Elif-bâ setleri gibi pek çok modern materyalle kolay ve en önemlisi zevkli bir şekilde öğretilebilir ve öğretilmelidir de… Zira zaman bilişim ve görsellik çağıdır. Kur’ân öğreticileri de zamanı yakalamalı, gündemin gerisinde kalmamalıdır. Tertip ve düzen içinde ve plânlı bir çalışma metodu uygulandığı zaman kapasiteli, istekli ve evden de destekli olan çocuklar, elbette kısa zamanda Kur’ân’a geçerler. Yeter ki acele etmeyelim. Hele ki, eğitim-öğretimin rûhuna son derece aykırı olan “kıyas”a girmeyelim. Anne babalar ve öğreticiler, hiçbir şekilde acele etmemeli, öğrenme farklılıklarını göz önünde bulundurmalıdırlar. Etkin öğrenme için “El-âlem ne der?” kaygısı bir kenara bırakılmalı, veli bu yönde rahatlatılmalı, öğreticiye güvenmesi da eklemek gerekir ki, evde ebeveyni Kur’ân ile hemhâl olan, anne karnında Kur’ân-ı Kerîm okunan, dinleyen, dinletilen çocuklar; Kur’ân’a karşı hem okuma, hem öğrenme yönünde çok daha hevesli ve başarılıdırlar. Okul öncesi Kur’an eğitimi ,Kur’ân kurslarında yahut Kur’ân öğretmekteki en temel gâye sevdirerek, kolaylaştırarak, oyunlaştırarak çocuğa giden bir yol bulmaktır. Zira zekâ tipleri farklı farklıdır. Öğretirken bir yandan da çocuğun güzel hatıralar biriktirmesine yardımcı olmak, gök kubbede hoş sadâ bırakmak mühimdir. “Çocukla birlikte veliyi de eğitime dâhil etmek”, yapılagelen bir uygulama olup son derece faydalıdır. Kur’an harfleri öğretilirken,Çocukta öğrendiklerinin bir karakter hâline gelmesini sağlamak, kurstan mezun olduktan sonra da velilerle görüşmeyi, çocuklarla alâkayı kesmemek; mezun çocukların yaz Kur’ân kurslarına devamını sağlamak ve en önemlisi, akademik bilginin her kapıyı açmadığının farkında olunmalıdır… Bu Güzel bilgilerden sonra çocuklar için hazırladığımız , Kur’an harflerini de kullandığımız dikkat geliştirici güzel bir oyunla sizleri için sağ ve sol el ayrıca daireler üzerine Kur’an harflerini yazarak kartlar oynamak için bu görselleri renkli kağıda çıktılar alıp keserek oyun kartlarını sonra karışık olarak bir masa üzerine yada sınıf tahtasına yapıştırarak oyun zeminini sonra oyun harfi okuyup sağ else sağ elimizle sol else sol elimizle daire ise yumruk yapıp kartlara dokunarak ve harfleri okuyarak oyunumuzu tamamlayalım.
Okul öncesi din eğitimi ve okul öncesinde Kur’an öğretimi ile ilgili çeşitli etkinliklerle çocuklarımıza kur’an-ı Kerim harflerini eğlendirerek öğretiyoruz. Kur’an harfleri çalışma sayfası Kur’an harfleri çalışma sayfası hazırlarken çocukların görsellerle daha çok bağlantı kurabileceğini, ilgilerinin ve odak noktalarının belirlenmesinde önemli olduğunu, düşünerek Kur’an harfleri çalışma sayfalarını oluşturuyoruz. Küçük kas gelişimini destekleyici etkinlikler,zihin gelişimi etkileyici etkinlikler hazırlayarak Kur’an harfleri ile ilgili çalışma sayfaları Kur’an harfleri çalışma etkinlikleri hazırlıyoruz. Kur’an harfleri çalışma sayfası Çocukların harfleri sürekli materyallerde görmesi daha kolay öğrenmelerini sağlıyor. Yetişkinlerde uygulanan öğretme sistemleri çocuklar da aynı şekilde değil, çocukların her zaman ilgilerini çekecek onları sıkmayacak değişik etkinlikler öğrenmelerine yardımcı oluyor. Çocuklar için Kur’an harfleri etkinlikleri Okul öncesi din eğitimi etkinliklerini de çocukların eğlenerek öğrenmelerini sağlıyor. Biz bu etkinliğimizde hem çocukların gelişimine hem de Kur’an harfleri öğrenimini kolaylaştırmayı öncesi Kur’an harfleri çalışma sayfasının sizlerle de paylaşmak istiyoruz. Kur’an harfleri çalışma sayfası
Okul öncesinde harf öğretimi yapılır mı?Bu nedenle anasınıfında çocukların okuma-yazmaya hazırlık çalışmalarına katılmaları beklenmektedir. Müfredata göre okuma-yazma öğretimi kesinlikle öncesi harfler öğretimi nasıl öğretilir?Her hafta yalnızca isminin bir harfine odaklanın ve o harf üzerinde çalışmalarınızı sürdürün. Üzerinde durduğunuz harfi renkli ya da şekilli bir katın üzerine yazın. Daha sonra o harfin şekli ve çizgileriyle ilgili konuşun. Çalıştığınız her bir harfi hafta başında değiştirerek çocuğunuzun görebileceği alana öncesi eğitimde neler öğretilir?ANAOKULU VE KREŞ EĞİTİMİNDE ÇOCUK;Anne ve babadan ayrı kalmaya alışır, bağımsızlık duygusuyla beraber kendine güveni gelişir,Kendi işini yapmayı öğrenir; kendi kendine yemeye ve giyinmeye alışır,Kalem kullanma, kesme, yapıştırma, boyama gibi fiziksel faaliyetler ile ince motor becerileri gelişir,Çocuklara kaç yaşında okuma yazma öğretilir?Uzmanlara göre, çocuğun okumayı öğrenebilmek için gerekli olan genel olgunluk düzeyine ulaşması, 6 yaş dolaylarında mümkün olmaktadır. 6 yaş, bazı araştırıcılara göre takvim yaşını kronolojik yaşı, bazılarına göre zekâ yaşını ifade çocuğa alfabe nasıl öğretilir?Her hafta yalnızca isminin bir harfine odaklanın ve o harf üzerinde çalışmalarınızı sürdürün. Üzerinde durduğunuz harfi renkli ya da şekilli bir katın üzerine yazın. Daha sonra o harfin şekli ve çizgileriyle ilgili konuşun. Çalıştığınız her bir harfi hafta başında değiştirerek çocuğunuzun görebileceği alana yazma ne kadar zamanda öğrenilir?İlkokula başlayan çocukların birinci sınıfta okuma– yazma öğrenmesi eğitim müfredatı tarafından planlanmıştır. Birinci sınıf boyunca tüm çocuklar okuma– yazma öğrenirler. Bazıları 1 ayda bazılarıysa tüm bir eğitim yılı boyunca okuma– yazma kaç harf var?Alfabe. Türk alfabesinde 29 adet harf bulunmaktadır.
okul öncesinde harf öğretimi etkinlikleri