Depresyon– Rasyonel Duygucu Davranışçı Terapi ve Bilişsel Davranışçı Terapi Uygulamaları, Vaka Formülizasyonları ve Tedavi Stratejileri (Yetişkin ve Çocuk Danışanlar için) Anksiyete & Korku ile ilgili Rahatsızlıklarda - 1 REBT ve CBT Yaklaşımı ve Vaka Kavramsallaştırması BilişselDavranışçı Terapi yöntemi ile tanımlanmış bozukluğun sebep olduğu problemlerin ortadan kaldırılması hedeflenmektedir. Bu terapi yöntemi düşüncelerimizde, düşünce şemalarımızda, inançlarımızda var olan olumsuz düşüncelere odaklanarak davranışlarımızı değiştirir. BDT, hızlı ve etkili bir terapi z9R4. 1. GİRİŞ Son yıllarda ülkemizde de ilgi gören ve sonuçlarının birçok klinik deney tarafından kanıtlanarak etkinliği gözlemlenen bilişsel psikoterapi yöntemi, Aaron Temkin Beck tarafından 1950’li yıllarda geliştirilmiştir. Bilişsel terapi günümüzde depresyon, kaygı bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk takıntı hastalığı, şizofreni gerçek ile gerçek dışının birbirinden ayırt edilemediği ciddi zihinsel bozukluk, fobiler, cinsel bozukluklar, yeme bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, bağımlılıklar gibi birçok rahatsızlığın tedavisinde kullanılmış en etkili psikoterapi yöntemi olarak bilinmektedir Dinç, 2012, s. 70–76. Bilişsel Davranışçı Terapi CBT, düşüncelerimizin nasıl hissettiğimizi ve nasıl davrandığımızı belirlediğini vurgulayan yapılandırılmış bir terapi şeklidir. Bilişsel psikolojinin öğrenme teorileri ve ilkelerine dayanan BDT, bilişsel, davranışsal yöntemler ve problem çözme becerilerine yönelik yaklaşımları içerir. Araştırmalar, BDT'nin çocuklarda, özellikle de anksiyete bozukluğu olanlarda; Duygudurum bozuklukları, yıkıcı davranış bozuklukları, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, boşaltım bozuklukları, tik bozuklukları ve sosyal beceri eksiklikleri ve hatta migren gibi psikosomatik bozuklukların tedavisinde faydalı olduğu gösterilmiştir. 2. BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ Davranışçılık Yaklaşımı Davranışçılık yaklaşımı 19. yüzyılın sonlarına kadar uzanan, zihin ve beden ikilisinin birbirinden ayrılamayacağını savunarak danışanın davranışlarına odaklanıp gözlenebilen durumların tedavi edilebileceğine inanan bir yaklaşımdır. Sigmund Freud’un savunduğu psikanalize Sigmund Freud’un çalışmaları üzerine kurulmuş ve hastaların zihinsel süreçlerinin bilinçdışı unsurları arasındaki bağlantıları ortaya çıkarma tepki olarak doğmuş ve bilimin gözlenebilir olması ilkesine dayanarak bireyin gözlemlenebilir davranışlarına odaklanmayı amaç edinmiş, psikolojiyi de diğer bilim dallarında olduğu gibi ölçülebilir sonuçlar üzerine oturtmayı hedeflemiştir Türkçapar, 2019, s. 36. Davranışçılık kavramının temelini atan Ivan P. Pavlov 1849-1936, klasik koşullanma deneyi altında, zil çaldıktan sonra köpeğe et verilmesini, sonraki her zil çalışında köpeğin et için hazır olması durumuna geçmesini ve salya tepkisi verdiğini gözlemler. Pavlov ile birlikte Amerika’da Thorndike ve Skinner yaptıkları çalışmalarda, koşullanma, pekiştirme, ödüllendirme ve cezalandırma, uyaran kontrolü gibi etkenlerin insan davranışını ne şekilde etkilediğini ortaya koyan çalışmalar gerçekleştirmiştir. …“Davranışçılık kuramı nasıl insan davranışlarının bilimsel yöntemlerle araştırılmasına dayalı ise bilişsel terapi de insanın zihinsel süreçlerinin bilimsel yöntemlerle araştırılmasına dayalıdır.” … Türkçapar, 2019, s. 53. Zaman içinde fobilerin tedavisinde etkili olan davranışçılık kuramına ait yöntemler, depresyon gibi hastalıkların tedavisinde yetersiz kalmıştır çünkü aynı ortamda, aynı koşullar altında çalışan bireyler, kendi içlerinde birbirlerine göre farklılık göstererek, birbirinden bağımsız negatif düşünceler ve davranışlar sergilemeye başlamışlardı. Bu nedenle yetersiz kalan davranışçılık kuramının yöntemlerine karşılık, Albert Ellis ve Aaron Beck tarafından “Bilişsel Terapi” geliştirildi. Bu iki ismin öne sürdüğü ve savunduğu tezler insan davranışlarının olası etkilerinin, bireyin kendi bilişsel düşüncesi neticesinde ortaya çıkan sonuçlar olduğu yönündeydi Türkçapar, 2019, s. 67. Bilişsel Davranışçı Terapi BDT BDT işbirliği ve aktif katılım ile işleyen bir terapidir ve danışana kendi kendinin terapisti olmayı ve tekrarlanan sıkıntıları önleyebilmesini öğretmeyi amaçlar. Terapistler, gün boyunca duygu durumu ve davranışları belirleyen otomatik düşüncelerin temellerindeki bilişi birincil olarak düşünce ve davranışları belirleyerek daha gerçekçi bakış açıları oluşturmalarında danışanlara yardımcı olurlar. “Şu an aklından ne geçiyor” sorusu, otomatik düşünce kalıplarını belirlemek için iyi bir sorudur. Bu soruyla birlikte gelen düşünceler “bu çok zor”, “bu beni rahatsız ediyor”, “onu denersem ve işe yaramazsa ne yaparım” şeklinde olabilir. Bilişsel davranış becerilerini öğrenme, araba kullanmak, bisiklet sürmek gibi becerileri öğrenmeye benzetilebilir. Başta uygulaması zor olabilir ama zamanla otomatik olarak uygulanmaya başlanabilir Beck, 2020, s. 8-15. Düşüncenin önemini modern ruhbilime ilk taşıyan kişi New York’lu psikolog Albert Ellis’tir. Ellis, insanın ruhsal problemlerinin çoğunun gerçeğe uygun olmayan inançlarından kaynaklandığını savunur Türkçapar, 2019, Seanslarda kurulan terapötik tedavi edici ilişki mühimdir ve terapist seçimi bireyin içine sinen, yanında rahat hissettiği bir terapist olması tedavinin verimliliği konusunda önem taşır. Birey çocukluktan itibaren, başkaları, kendisi ve daha başka kimselerin dünyaları hakkında bazı fikirler geliştirir. Bu inançlar, birey kendini iyi hissetmediği zamanlarda daha sık ön plana çıkarak aktifleşir ve mantıksal yorumlamalarda olumsuz bakış açıları gelişebilir. Olumlu verilerin olumsuza dönüşmesi, temel inancın tetiklenmesiyle gerçekleşir. Birey bu olumsuz bilişlerin temeldeki nedenini bilmeyip olumsuz inançlarını devam ettirdiğinde davranışsal anlamda kaçınmalar ve özgüven eksikliği şeklinde ortaya çıkmaktadır Beck, 2020, s. 32-35. Ellis’in kurmuş olduğu “Akılcı Duygusal Terapi” Rational Emotive Therapy Beck’in bilişsel kuramıyla birleşerek, günümüzdeki “Bilişsel Davranışçı Terapiyi” oluşturmuştur. Aaron T. Beck 1960’ların başında, devrim niteliğindeki psikoterapi formunu geliştiren gerçek bir bilim insanı, eğitimli bir uygulayıcı olan psikanalistti. Bozulmuş olumsuz bilişlerin, depresyonun en önemli nedeni olduğunu öne sürdü Beck, 2020, s. 1. Günümüzde de bireyin kaygı seviyesini ölçmek üzere psikoterapistler tarafından kullanılan, Aaron T. Beck’in 1961 yılında geliştirdiği Beck kaygı envanteri, kaygı ölçmek üzere, en çok kullanılan envanterlerden biridir. Başlangıçta depresyon tedavisi için ortaya çıkan BDT, zamanla çeşitli psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmış ve etkili sonuçlar elde edilmiş bir psikoterapi yöntemidir. Beck terapisinin özelliklerini taşıyan fakat kavramsallaştırılmasıyla tedaviyi uygulama şeklindeki değişen vurgularda farklılık gösteren birçok bilişsel davranış terapi yaklaşımı bulunmaktadır. Bunlar arasında; Akılcı Duygusal Davranış Terapisi Ellis, 1962 Diyalektik Davranış Terapisi Linehan, 1993 Problem Çözme Terapisi D’zurilla & Nezu, 2006 Kabullenme ve Bağlılık Terapisi Foa & Rothbaum, 1998 Bilişsel İşlem Terapisi Resick & Schnicke, 1993 Psikoterapide Bilişsel Davranış Analiz Sistemi McCullough, 1999 Harekete Geçirme Lewinsohn, Sullivan & Grosscup, 1980, Martell, Addis & Jacobson, 2001 Bilişsel Davranış Değiştirme Meichenbaum, 1977 Beck’in bilişsel davranış terapisi, bu terapilerdeki teknikleri ve diğer psikoterapileri bilişsel çerçeveye dahil etmektedir Beck, 2020, s. 2. Bilişsel davranış terapisi, farklı yaş gruplarından danışanlar için uyarlanmış ve günümüzde de birinci basamak tedavi merkezleri, sağlık kurumları, okullar, meslek programları, hatta hapishanelerde de kullanılan bir psikoterapi türü olmuştur. Depresif bir dönemde, bireysel olarak duygusal rahatlamaya yönelik bakış açısını, olumsuz düşünceler üzerine odaklandığında, akılda istemsiz şekilde bir otomatik düşünce olabilir. Örneğin “şuan hiçbir şey yapamam” vb. Bu düşünce üzgün bir ruh haline, yani bu tür bir davranışın ortaya çıkmasına sebep olur. Eğer otomatik olarak bilinçte beliren düşünce ilk oluştuğunda, düşüncenin gerçekliği incelenerek fark edilebilme yetisine sahip olunabilseydi, aslında o ana kadar ne kadar fazla iyi şeyler yaptığını ve bu otomatik düşüncenin anlık bir düşünce olduğu fark edilerek hiçbir şey yapmama durumunda kalmak tercih edilmeyebilirdi Beck, 2020, s. 3. Bilişsel terapistler, danışanların hayatlarını etkileyen biliş düzeyleri üzerine çalışmaktadırlar ve günlük olarak karşılaşılan özel durumlara karşı sergilenen bakış açısının değiştirilerek olumlu bilişler elde etmeye yardımcı olmaktadırlar. Birey hayatı boyunca yaşadığı içsel ve çevresel olayları, kendi zihinsel süreçlerini bilişsel yapısıyla algılayıp değerlendirir ve ortaya çıkan davranışsal bozukluklar, bilişsel yapının değerlendirmesiyle oluşur. Ortaya çıkan uyum bozucu ve bireyin rahatsızlık hissettiği duyguların, psikoloji ilkelerinin temeli üzerine oturtulmuş kuramlar ve bilişsel yaklaşımın psikoterapi yoluyla çözümlenmesi tekniği BDT’yi oluşturur Beck, 2020, s. 3. Beck, bireyin kendisine doğru içe dönen düşmanlığın sonucu olan depresyonun nedenini test etmeye karar verdikten sonra, depresif bireylerin rüyalarının kontrol grubundakilere kıyasla daha çok düşmanlık içerebileceği öngörüsü ile depresif bireylerin rüyalarını inceledi. Bu inceleme sonunda beklentisinin aksine, depresif bireylerin rüyaları, daha çok kusurlu olma, yoksunluk ve kayıp temalarını içerdiğini gözlemlemiş oldu. Bu bulguların, uyanık oldukları zamanki düşünceleriyle paralellik göstermesinin tespiti sonrasında, depresif hastaların acı çekme ihtiyacının olduğunu savunan görüşlerin geçerli olmayabileceği fikrini düşünmeye başladı. Beck danışanlarını dinlerken bu danışanların ara sıra iki düşünce akışı bildirdiklerinin farkına varmıştır. Örneğin, bir kadın, cinsel konularda ayrıntılı açıklamalar yaptıktan sonra endişeli hissettiğini söylemiş ve Beck bu durumu “sizi eleştirdiğimi düşündüğünüz için endişelendiniz” dediğinde kadın danışan, “hayır sizi sıkmaktan korktum” cevabını vermiştir. Diğer depresif hastalarına da sorduğu sorular karşısında elde ettiği bilgiler doğrultusunda benzer, otomatik olarak akla gelen olumsuz düşüncelerin oluştuğunu ve bu ikinci düşünce akışının duygularıyla ilişkili olduğunu fark etmiştir. Bu tespit sonrasında danışanların gerçek dışı ve olumsuz düşüncelerini tespit etme, değerlendirme ve bu düşüncelerine yanıt verme yoluyla danışanlarına yardım etmeye başlamış ve onlarda hızlı bir iyileşme gözlemlemiştir. Ardından Pennsylvania Üniversitesi’ndeki psikiyatri doktorlarına bu yöntemi öğretmesi ve onların da danışanlarındaki değişimi görmelerinin ardından 1977’de yayımlanan, depresif danışanlardan oluşan kontrollü çalışma, bilişsel terapinin antidepresan ilaçlar gibi etkili olduğu ortaya koyulmuştur. Bu çalışmayla konuşma terapisi ve ilaçlar ilk kez karşılaştırılmış olup ilk bilişsel terapi tedavisi kılavuzu 2 yıl sonrasında yayımlanmıştır. Beck ve Pennsylvania Üniversitesi doktora sonrası eğitim yapan meslektaşları zaman içerisinde bilişsel kaygı modelini çeşitli kaygı bozukluklarının her biri için yeniden geliştirdi. Bilişsel psikolojinin bu modelleri doğrulaması ve çalışmaların sonuçları ile bilişsel davranış terapisinin kaygı bozuklukları için etkili Clarck & Beck 2010 olduğu kanıtlanmıştır. Bireyin sorunu çözmeye istekli olması gerekmektedir. Birey bu tekniğin yardımcı olacağını düşünmüyor ve süreci anlamlı bulmuyorsa fayda görmeyebilir. Motivasyon çok önemlidir. Bu sebeple her birey, kendisini hazır hissettiği ve istekli olduğu dönemde terapiye başlamalıdır. Birey çocukluk döneminde ailesi tarafından, kendi bilgisi ve isteği dışında yönlendirilmişse aile ve terapistin işbirliği içinde, çocuğa gerekli motivasyonu sağlayabilmesi büyük önem taşır. Bilişsel davranışçı psikoterapi tekniğinin uygulanması aşamasında, protokollerin ne şekilde kullanıldığı ve kullanılan alanlar sonraki bölümlerde detaylı olarak açıklanmıştır. Klasik Koşullanma Bu teknik, davranışçılık yaklaşımının temellerini atan Ivan P. Pavlov tarafından geliştirilmiş bir yöntemle bilinmektedir. Zil çalınmasının ardından köpeğe et verilmesi, bir süre sonra her zil sesinin köpeğe eti çağrıştırdığı için salya akıtmaya başlaması deneyi, zil sesine karşı koşullanılmış bir davranış sergilenmesine sebep olmaktadır. Kaygı düzeyi yüksek panik bozukluk rahatsızlığı, kaygı seviyesinin yükselmesine neden olan kalp atış hızının artması, eşzamanlı olarak kaygı hissini tetikler ve klasik koşullanmaya sebep olur. Obsesif Kompülsif Bozukluk OKB küçük yaşlarda başlayabilir. Çocuğa kirlendiği zaman kızılması, ses yükseltilmesi gibi uyaranlar ile eşleştiği için, “kirlenirsem hatalı olurum ve bana kızılır şeklinde” bir algıyla, klasik koşullanmanın neticesinde ortaya çıkabilir.. Klasik koşullanılmış olumsuz algıların değiştirilmesi için kullanılan “Karşıt Koşullandırma” yöntemiyle bireyin koşullanmış olduğu duruma karşı duyarsızlaşması amaçlanarak, olumsuz koşullanmaya karşı sistematik şekilde maruz bırakılma ve zamanla bireyin koşullandığı duruma alışma süreci sonunda rahatsız edici davranışından uzaklaşması hedeflenerek uygulanan bir yöntemdir. Davranışçılık yaklaşımına yaptığı katkılar ile tanınan Amerikalı psikolog John Watson’un öğrencisi Mary Cover Jones, tavşan korkusu olan 3 yaşında bir çocuğu, kafese koyduğu tavşana maruz bıraktığı sırada, çocuğun sevdiği bir yiyeceği vermesi şeklinde yaptığı deneyde, çocuğun giderek rahatladığını gözlemlemiş ve kafesteki tavşanı yavaşça yaklaştırarak, sonunda kafesten çıkarıp birlikte oynamalarını sağladığı bir karşıt koşullandırma örneği sunmuştur. Başka bir karşıt koşullandırma yaklaşımı ise “İtici Koşullandırma”dır. Bu, çoğunlukla cinsel sapkınlık ve bağımlılık gibi haz veren zararlı alışkanlıklara karşı, karşıt koşullanma yöntemini uygulamak amacıyla kullanılmaktadır. Örneğin, alkol bağımlısı bir bireye alkol ile birlikte bulantı hissettirecek bir ilaç verilmesi şeklinde uygulanarak, alkole karşı hissedilen isteğe karşı tiksindirici bir uyarıcı maddeyle birlikte, alkolden alınan zevk hissinin tersine çevrilmesi durumu amaçlanmaktadır Beck, 2020, s. 81-82. Maruz Bırakma Bireyin, kaygı hissini tetikleyen uyaranla yüzleştirilmesi tekniğidir. Bu teknik sırasında birey, aslında zararsız olan fakat birey için aşırı korku duygusu uyandıran durumla karşı karşıya bırakılarak, kaygı seviyesi düşene kadar maruz bırakma yöntemine devam edilmesi şeklinde uygulanır. Maruz bırakma tedavilerinde, danışanın kaygıya sebep olan anısı üzerinde yoğunlaşılarak, kaygı seviyesi düşene kadar o anıyı belli bir süre boyunca devam ettirme yaklaşımı sonunda, kaçınmaya sebep olan davranışsal sorunların yok olduğu öne sürülmüştür. Levis, 1980, Stampfl & Levis, 1967. Bu yaklaşım, danışanın kaygı seviyesini oldukça yükselterek tedaviyi bırakmasına sebep olma riskini taşıdığı ve terapistler tarafından, uzun vadede danışan üzerinde olumsuz etkilerinin gözlemlenebilmesi nedeniyle, çalışmanın 3. Bölüm’ünde detaylı olarak anlatılacak terapi yaklaşımı olan EMDR terapi, daha kısa zamanda uzun süre yaşanan travmatik anıya maruz bırakılıp tedaviyi yarım bırakma riskini ortadan kaldırarak anıya karşı uzun süreli duyarsızlaşılmasını sağlamaktadır. EMDR da bazı terapistler tarafından bir nevi maruz bırakılma yaklaşımı gibi görülmektedir fakat bilinen maruz bırakma tekniğine göre danışanın travmasına maruz kaldığı bölüm çok daha kısa bir süreyi içerir. Bilişsel Davranışçı yaklaşım birçok farklı tekniği kapsayan bir psikoterapi yaklaşımıdır. Bunların birçoğu EMDR prosedürlerinde de yer almaktadır. Bütüncül bir psikoterapi türü olan EMDR birçok ana psikolojik yönelimi bünyesinde barındırdığından, kısa sürede uzun vadeli çözüm sunabilen bir yaklaşım olma özelliğini taşır. Bilişsel Davranışçı Terapi yaklaşımlarının EMDR’a eklenmesi, tecavüz mağdurlarının tedavi raporlarına dayanmaktadır. EMDR tedavi sürecinin bilişsel boyutlu yaklaşımı önemli kısmı olsa da, kademeli maruz bırakma tekniğiyle rahatlamanın birlikte uygulandığı sistematik duyarsızlaştırma, özellikle tecavüz mağdurları üzerinde başarılı şekilde uygulanmaktadır Shapiro, 2001, s. 64-70. Fobilerin tedavisinde de kullanılan yaygın bir yöntemdir. Bireyin, bir anda korkusuyla yüzleşmesinin riskli olabileceği durumlarda, “aşamalı maruz bırakma” yöntemiyle, önce az sıkıntı veren durumla yüzleşmesi, daha sonra orta düzey rahatsızlık ve sonunda yüzleşmekten en çok korktuğu durumla karşı karşıya getirilerek olumsuz duruma karşı duyarsızlaşmasının amaçlandığı bir tekniktir. Obsesif kompulsif bozukluk ve fobilerin tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır Türkçapar, 2019, Sistematik Duyarsızlaştırma Güney Afrikalı psikiyatrist Joseph Wolpe tarafından geliştirilen, çoğunlukla fobiler üzerinde kullanılan, aynı zamanda müzik performans kaygısını yenmek üzere sahne korkusu, sosyal fobi nedeniyle performanstan kaçınma gibi davranışların tedavisinde kullanılan bir tekniktir Teztel, 2007, s. 125. Performans kaygısına karşı sistematik duyarsızlaştırma aşamaları, 13 adımdan oluşan bir imgeleme süreci olarak görülebilir. Örneğin mezun olmamış bir konservatuvar öğrencisinin, mezuniyet konseri öncesinde çalışacağı imgeleme süreci şu şekilde olabilir 6 hafta öncesinde, performansın gerçekleştirileceği konser salonunun tutulduğunu hayal etmek. 3 hafta öncesinde, öğretmen eşliğinde çalışılmış ve kararlaştırılmış programın, birkaç arkadaş karşısında seslendirilmesi sonunda, farklı öneriler ve eleştirilere maruz kalındığının hayal edilmesi. Resitale 1 hafta kala, okulun başarısız ilanlar panosunun üst kısmına asılmış olan resital programının görüldüğü imgelenmesi. Resitalden 3 gün önce, insanların, resitali dört gözle beklediklerini söylemelerinin hayal edilmesi. Resitalden 2 gün önce, zor ve teknik pasajların seslendirildiği sırada, icranın iyi gitmediği anının hayal edilmesi. Resitalden 1 gece öncesi uykuya hazırlanırken, yeteri kadar hazır olup olmadığını düşünerek, nasıl geçeceğinin hayal edilmesi. Resital günü, seyirciler salona girerken, kuliste performans için hazırlık yapıldığının hayal edilmesi. Kuliste beklerken, konserin başlamasına 5 dakika kaldığını hatırlatan zilin çalındığının hayal edilmesi. Sahnenin ortasına doğru yürürken, seyircinin sıcak ve coşkulu bir alkışla karşıladığının hayal edilmesi. Kolların zayıf, terli ve titreyen bir halde olduğunun hayal edilmesi. İlk eserin ortalarında, üzerinde çok çalışılmış teknik pasajların seslendirilmesi sırasında, başarısız olunduğunun hayal edilmesi. Bir anda, resitalin zor kısmının yaklaştığı düşünülerek, başarılı olup olunmayacağı kaygısının hayal edilmesi. Resitalin son eserinin bitiş kısmına doğru yaklaşırken, tüm ezberin unutulup akıldan silindiğinin hayal edilmesi. Yapılan grup terapilerinde, performans sırasında karşılaşabilinecek olumsuzluklarla önceden yüzleşildiğinde, oluşan baskının azaldığı ve kaygı hissiyle başa çıkılarak, performans potansiyelinin artması yönünde, olumlu sonuçlar gözlemlenmiştir Nagel ve Hımle, 1989, Mental imgeleme tekniğine karşılık oluşabilecek negatif durumlar için yapılan olumsuz imgeleme tekniği, bireyi sistematik şekilde performansa hazırlayarak kaygıyı azaltmayı sağlamaktadır. Fobilerin tedavisi için de kullanılan bu yöntem, bireyi kontrollü şekilde, kaygı duyduğu durumlara karşı maruz bırakma yaklaşımıyla, kademeli alıştırma süreci sonunda, olumsuz hislerin azalmasına yardımcı olmayı hedefleyen bir duyarsızlaştırma tekniğidir. Sanatçının önce tanıdığı bir topluluğa, sonra biraz daha yabancı bireylerin de bulunduğu bir topluluğa ve sonunda tamamen yabancılardan oluşan bir topluluğa performans sergilemesi şeklinde kendini hazırlamasının, kaygı seviyesini düşürebileceği görüşü önerilmektedir. Orkestra şefi ve piyanist İbrahim Yazıcı’nın, müzik performans kaygısı üzerinde, sistematik duyarsızlaştırma tekniğini uygulama önerisi; eğitim aşamasındaki öğrencilerin, sıklıkla konser vermeleri, arkadaş ve aile ortamlarında performanslar sergileyerek kendilerini önemli, büyük konserler ile resitaller için, kaygıyı en aza indirgeyecek fırsatları değerlendirmeleri yönündedir Teztel, 2007, Bazı sanatçılarda bu sistem işe yarasa da birçok sanatçı bu kaygı hissinin üstesinden gelemeyip performans kaygısını sürekli olarak yaşayarak mesleklerine devam etmektedirler. Olumsuz düşünceler kaygıyı artırırken, bilişsel müdahaleyle bu sorunun iyileştirilebileceği düşünülmüştür. 53 piyanist ile yapılan bir araştırmaya göre, bu sanatçılara bazı görevler verilerek ve olumlu düşünmeye yönlendirilerek ev ödevleri ile desteklendikten sonra, kalabalığa performans sergilemeleri istenilmesi sonucunda, performans harici düşüncelerden uzaklaştırılması gibi yöntemlerin de etkisiyle kaygı hissini azaltmada önemli rol oynadığı görülmüştür. Sanatçının kendisine olumlu bir biliş ile yaklaşması, hata yapabilirim ama “elimden gelenin en iyisini yapacağım” şeklinde bir bilinçle performansa başlaması, performans sergilediği sahneyi, destekleyici bir topluluk olarak gördüğü ortamda hissetmesi, sanatçıya olumlu yönde etkisinin olduğu gözlemlenen sonuçlardandır. Wolpe sistematik duyarsızlaştırma ile ilgili birçok çalışmanın, onun önerdiği prosedürlerin eksik yürütülmesi nedeniyle kaçınılmaz şekilde bozulduğunu da ayrıca belirtmiştir Shapiro, 2001, Kontrol edilebildiği sürece, performans sırasında salgılanan adrenalinin, belli bir düzeye kadar performansa faydasının olduğu bilinen bir gerçektir. Önemli olan bu hissin sanatçı tarafından kontrol edilebilmesiyle olumlu bir his olarak algılanıp yararlı şekilde kullanılabilirliğinin bilinmesidir Parncutt ve Mcpherson, 2002, Paradoks Niyetlenme “Bir kişinin bir şeye fazla niyetlenmesi, o etkinliği bozar” Türkçapar, 2019, ilkesinden doğan rahatsızlık, performans kaygısının daha üst seviyede yaşanmasına neden olabilmektedir. Örneğin, müzik performans kaygısına sahip bir müzisyen, solo konser için hazırlandığı sırada, performans esnasında doğabilecek olumsuzluklar için çok fazla düşünüp plan yaptığı zaman, performans sırasında normalin üstünde hata yapması kaçınılmaz olabilir. “Paradoks niyetlenme”yi keşfeden Avusturyalı nörolog Victor Emil Frankl’ın bir hastası, kaçak olarak bindiği trende bilet kontrolü için durdurulur. Hastasının kekemelik problemi vardır ve kendince bir plan yapıp kekemeliğini abartarak kimlik sormamalarını amaçlar. Askerler bilet sormak için yaklaştığında hasta, abartılı kekemeliğin aksine daha önce hiç olmadığı kadar düzgün ve kekelemeden konuşmuştur Türkçapar, 2019, s. 91. Performans kaygısı yaşayan bireyler bilinçsiz olarak “paradoks niyetlenme” durumunu yaşayabilmektedir. Bilişsel Davranışçı Terapi sürecinde terapistin, danışana karşı uyguladığı temel tekniklerin bazıları aşağıda belirtildiği gibidir. Anlık Otomatik Düşünceler Bilişsel davranışçı terapinin amacı, bireyin bilişsel alanındaki anlık “otomatik” düşünce kalıplarından yola çıkarak rahatsızlık hissettiği uygunsuz düşünceleri, olumlu düşüncelerle değiştirmektir. Anlık “otomatik” düşünce kalıplarının daha hızlı değişmeye yatkın olduğu gözlenmiş, bu sebeple yöntemin uygulanmasına bu noktadan başlanılması faydalı görülmüştür Türkçapar, 2019, s. 91. Otomatik düşüncenin en yaygın türü objektif kanıtlardan oluşmasına rağmen bunun aksine bir şekilde bozulmuş olarak ortaya çıkmasıdır. Danışanın inandığı otomatik düşüncelerin bir örneği de aslında doğru olabilecek olması fakat danışanın vardığı sonucun bozulmuş olması olabilmektedir. Örneğin, “ben bir arkadaşıma verdiğim sözü tutmadım” geçerli bir düşüncedir fakat sonuç olarak “bu yüzden kötü bir insanım” şeklinde gelişen otomatik düşünce yanlıştır. Otomatik düşüncelerin analizini yapmak gerekirse, danışanın okulda gördüğü bir konuyu okurken “bunu anlamıyorum” düşüncesine kapılmasının ardından, oluşan bu düşüncenin kuvvetlenerek “asla bunu anlamayacağım” formuna dönüşmesi, düşüncelerin doğruluğuna inanıp kabul etmesi sonucunda hissedilen çaresizlik duygusuna yol açmaktadır. Terapistin, danışanın otomatik düşüncenin ne olduğunu ve nasıl tespit edilebileceğini danışana öğretmesi sonrasında danışan, olumsuz duygu ve düşüncelerini araştırıp tanımlaması, akabinde değerlendirmesiyle “bunu asla anlamayacağım” inancı “bekle bir dakika!”, “bunu asla anlamayacağım” düşüncesi doğru değil. Şu an anlamakta biraz zorluk çekiyorum ama burayı tekrar okursam anlayabilirim. Bunu anlamak benim için ölüm kalım meselesi değil ve gerekirse bu konuyu bana açıklaması için birine sorabilirim şeklinde, otomatik düşüncesinin farkına vararak, olumlu yönde değiştirebilmeyi öğrenebilmektedir Beck, 2020, s. 138. Temel inanıştaki yetersiz olma durumuna, depresyonda değilken güçlü şekilde inanmamak mümkündür fakat depresyon sırasında tetikleyici bir olay bu inancın kuvvetlenmesine neden olabilir. Bunun ayrımının yapılabilmesi için bu iki kavramın ayrımının iyi yapılması gerekmektedir. Yetersiz olduğu temel inancına sahip bir birey, performansa hazırlık yapması gerektiğini bildiği halde hiçbir hazırlık eyleminde bulunmuyorsa bu durum bireyi otomatik olarak yetersiz kılmaktadır fakat performansa hazır olduğu halde bireyin temel inancı “ben yetersizim” ise bu otomatik düşüncenin farkına varılarak olumlu bir bilişe dönüştürülmesi, BDT terapistinin yardımıyla çözümlenecek bir durumdur. Var olan olumsuz düşünceyi tanımlayarak ve olumlu bir düşünceyi bularak, önce zayıflık üzerine, sonrasında güçlülük üzerine çalışılabilmektedir Beck, 2020, s. 136-240. BDT’de anlık düşüncelerin belirlenebilmesi için kullanılacak yöntemler Doğrudan sorular Yönlendirilmiş keşif En kötü senaryo tekniği Davranış deneyi eşliğinde düşüncelerin kaydedilmesi Düşünce kaydı tutulması Olumsuz duygu kaydı şeklinde ele alınır. Doğrudan Sorular Danışanın rahatsızlığı hissettiği anda, aklından geçen düşüncelerin direkt olarak sorulması şeklindedir. Danışanın o an kendisiyle ilgili ne düşündüğü, nasıl bir hayal kurduğu sorularak durumla ilgili edindiği inanışın terapist tarafından anlaşılmaya çalışılması yöntemidir. Yönlendirilmiş Keşif Danışanın sıkıntı yaşadığı durumu ele alarak, duygu değişiminin yaşandığı anı ortaya çıkarıp bu değişimin devamında hissedilen etkileri deşifre ederek danışanı, düşünceyi keşfetmesine yönlendirme yöntemidir. En Kötü Senaryo Tekniği Danışan, yaşadığı durumla ilgili anlık düşüncesini bulamıyorsa, o an hissettiği olumsuzluk içerisinde olabilecek en kötü senaryonun ne olabileceği sorusunun sorulduğu bir tekniktir. Özellikle kaygı bozukluğu olan danışanlarda etkili olan bir yöntemdir. Aşağıdaki soruları kendimize sorarak da BDT’deki olumsuz otomatik bilişlerin neler olduğunu anlayabilmek ve çözümleyebilmek mümkün olabilmektedir. Bu düşüncenin doğru olduğunun kanıtı nedir? Olabilecek en kötü senaryo nedir ve olması halinde onunla nasıl baş edersin? Olabilecek en iyi şey nedir? Bu durumun gerçekçi sonucu nedir? Otomatik düşüncene inanmanın etkisi nedir ve düşünceni değiştirmenin etkisi ne olabilir? Eğer yakınlarınızdan biri bu otomatik düşünceye sahip olsaydı ona hangi tavsiyede bulunurdun? Beck, 2020 Bilişsel kavramsallaştırma ve tedavi planı sırası, terapist tarafından şu şekilde belirlenmektedir Olumsuz temel inançların gelişimine yol açan önemli erken yaşam olayları nelerdir? Danışanın temel inançları nelerdir? Rahatsızlığı tetikleyen olgu ne idi? Danışan, tetikleyici olaylara anlam yükledi mi? Danışanın düşünce ve davranışları, olumsuz durumun süresini nasıl etkiliyor? şeklindeki sorularla belirlenmektedir Beck, 2020 Davranış Deneyi Eşliğinde Düşüncelerin Kaydedilmesi Duygusal ve bilişsel kaçınma, bazı tepkilerin otomatikleşmesi sonucu düşünceleri perdelenen danışanlar için kullanılan bu yöntemde, danışanın sıkıntı yaşadığı anın içine girerek, o esnada hissettiklerinin not alınması istenebilir. Örneğin, yükseklik korkusu olan bir bireyin yüksek bir yere yaklaşması istenip anlık düşüncelerine ulaşılabilir. Düşünce Kaydı Tutulması Bilişsel davranışçı terapi süresi içerisinde verilen ödevlerin düzenli olarak yapılması önemlidir. Danışana, otomatik düşüncenin ne olduğunu seans içinde açıklayıp terapist tarafından verilen düşünce kayıt formuna, bkz. Tablo 1 yaşanan rahatsızlık sırasında akla ilk gelen düşüncelerin kaydedilmesinin istenmesi yöntemidir. Olumsuz Duygu Kaydı Rahatsız eden korku, üzüntü, kızgınlık gibi olumsuz duygu hissi sonrası, Tablo 1’de gösterildiği gibi kaydedilmesinin istenmesi yöntemidir. Danışan, hissedilen rahatsızlık verici duyguları en kısa sürede tabloya yazmalıdır Beck, 2020 s. 313-320. Tablo 1. Olumsuz Duygu Kaydı Tablosu Tarih-Yer Olay-Durum Düşünceler Duygu-Bedensel Tepkiler Davranışlar Rahatsızlık hissinin yaşandığı yerde zamanı not alınız. Rahatsızlık hissi veren olayı olduğu şekliyle, bireysel yorum katmadan not alınız. Olayı yaşadığınız anda aklınızdan geçenleri, kendinize neler söylediğinizi ve varsa o an hayalinizde Canlanan görüntüyü not alınız. Olay esnasında korku, kızgınlık, öfke panik, üzüntü gibi duygulardan hangisini hissettiğinizi, varsa bedensel tepkinizi ve 0-100 arasındaki şiddetini not alınız. Önceki kutulara yazdığınız duyguları hissettikten sonra olayın sonucunda ne olduğunu not alınız. Kaynak Türkçapar, 2019. Tedavi Motivasyonu Yeni bir hobi edinmek, düzenli egzersiz yapmak, yabancı dil öğrenmek, araba kullanmayı, bisiklet sürmeyi öğrenmek ve bir enstrüman çalmaya başlamak gibi çeşitli aktiviteler, bireyin kendi isteği sonucu, hayatında iyi yönde değişiklik yapma arzusu gibi nedenlerin sonucunda, uzun süreli çabayla yüksek motivasyon sayesinde edindiği tecrübelerdir. Bu aktiviteler, aile baskısı veya çevresel faktörlerin dayattığı zorunluluktan dolayı yapıldığında, istenilen başarı elde edilemez. Süreçten keyif almadan, kendisi için zaman kaybı olacağını düşünen bir bireye, bu tarz yenilikleri öğretmek mümkün olmayabilir. Psikolojinin her alanında ve bilişsel davranışçı psikoterapi tekniğinde de durum böyledir. Birey, bilişsel sürecinde edindiği, kendisine göre doğru olan fakat zamanla davranışsal bozukluklara sebep olup hayatını etkileyen olumsuz otomatik düşüncelerini, kendi isteğiyle değiştirmeye hazır olduğu zaman terapiden faydalanabilir Beck, 2020 s. 162-164. Örneğin, bağımlılıklar üzerine yapılan araştırmalarda, kendi başına, öz iradesiyle maddeyi bırakanların, tedavi sonucu dış etkenler sayesinde bırakanlara göre daha başarılı olduğu gözlemlenmiştir. Psikoterapi yönteminin etkili olabilmesi için birey, sorununun ve rahatsızlığının farkında olup bunu değiştirmek için istekli olması ve tedaviye inanması gerekmektedir. Değişimi istemeyen birinin değişebilmesi imkânsızdır Beck, 2020 s. 164-167. Severek ve isteyerek eğitimini almış, mesleğini kalabalık topluluklar önünde icra etmesi gereken, fakat performans kaygısıyla sosyal fobi nedeniyle rahatsızlık hisseden, elinde olmayan bilişsel düşünce kalıplarından ötürü, uzun saatler üzerinde çalışıp emek verdiği çalışmasını, topluluk önünde sunamayan birey, meslek hayatını etkileyen bu sorunu fark edip çözüm odaklı ve istekli olduğunda, BDT’den olumlu sonuçlar elde edebilir Tok, 2014, s. 47. Türkiye’de Bilişsel Davranışçı Terapi 2010 yılında, psikoterapi tekniklerinin Türkiye’de uygulanarak yaygınlaştırılması amacıyla çalışmalarını sürdüren Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler Derneği BDPD, Ankara merkezli olarak kurulmuştur. Başkanlığını Prof. Dr. Hakan Türkçapar’ın yaptığı kurum, uluslararası düzeyde, gerekli niteliklere sahip olan profesyonellerin eğitilmesi, çeşitli seminerler, kongreler, konferans ve sempozyumlar düzenleyerek ülkemizde psikoterapi kavramının gelişmesi ve tercih edilmesi yönünde çalışmalarını sürdürmektedir. Yabancı dillerde çeşitli özgün basımlar yayımlamayı ve Türkiye’yi bu alanda temsil etmeyi amaç edinerek gelişimlerini sürdüren kurum, Avrupa Bilişsel Davranışçı Terapiler Birliği’ne EABCT tam üye olarak kabul edilmiş ve eğitim programları EABCT tarafından resmen tanınarak kabul edilmiştir BDPD’nin başkanlığını sürdüren ve Türkiye’de bilişsel davranışçı yaklaşımın bilinirliğinin gelişmesi adına önemli çalışmalar yapan Prof. Dr. Hakan Türkçapar, 1990 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıpfakültesi’ni, 1995 yılında psikiyatri öğrenimini tamamlamıştır. 1997’de uzmanlık sonrası bilişsel psikoterapi eğitimini Beck Institute for Cognitive Therapy and Research’te almıştır. 1999 yılında New York Ellis Institute’te Rational Emotive Behaviour Therapy eğitimi sonrası aynı yerde temel sertifika Primary Certificate, ardından 2008 yılında da ileri düzey sertifika Advanced Certificate aşamalarını geçmiştir. 2000 yılında Psikiyatri Doçenti, 2012’de Psikiyatri Profesörü olan Dr. Türkçapar, psikiyatrinin yanında antropoloji alanında da uzmanlaşarak 2002 yılında sosyal antropoloji alanında bilim uzmanlığını, 2009 yılında da doktorasını tamamlamıştır. 2003 yılında bilişsel terapi alanında yeterliliği değerlendiren bir akademi olan Academy of Cognitive Therapy ACT tarafından Bilişsel Terapist olarak kabul edilmiştir. Aynı yıl gerçekleştirdiği alandaki katkıları nedeniyle akademinin fellow akademi üyesi üyeliğine, 2005 yılında ise akademinin sertifikasyon kuruluna alınmıştır. Dr. Türkçapar’ın bilişsel davranışçı terapi alanında “Bilişsel Terapi Temel İlkeler ve Uygulama” 2007, “Klinik Uygulamada Bilişsel Terapi Depresyon” 2009 başlıklı iki kitabı ve yüzü aşan makalesi yayımlanmıştır. Türkçapar, 1999 yılından itibaren çeşitli merkezlerde ve kongrelerde bilişsel davranışçı terapi konusunda, alanda çalışan profesyonellere yönelik eğitim çalışmaları yapmıştır. 2005-2012 arasında Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği Şefliği ve 2006-2011 yılları arasında Etlik İhtisas Hastanesi Psikiyatri Kliniği kurucu şefliğini yapan Dr. Türkçapar, halen Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler Derneği Başkanlığı ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji Bölümü başkanlığını yürütmektedir Türkçapar, 2019, İlaç kullanımının hastalar üzerinde önemli katkılar sağlaması yanında, her hastada tatmin edici sonuçlara ulaşılamaması ve ilaç kesildikten sonra, olumsuz düşünce yinelemelerinin oldukça sık olmasından ötürü psikoterapi’ye yönelen Dr. Türkçapar BDPD merkezine bağlı olarak İstanbul, İzmir, Gaziantep, Antalya gibi şehirlerde kurulan merkezlerde, profesyonellere yönelik eğitimler ve danışanlara sunulan psikoterapi teknikleri uygulanmaktadır Türkçapar, 2019, İstanbul Avrupa Janus Psikoloji İstanbul Asya Poem Psikoloji Antalya BDPD Antalya Eğitimleri İzmir BDPD İzmir Eğitimleri Gaziantep Esse Psikoloji Adana Proaktif Psikoloji BDT psikoterapi yöntemi, birçok psikolojik bozukluklar üzerinde kullanılıp başarı elde etmiş ve müzik performans kaygısı yaşayan bireylerde etkili olmuş bir yöntem olmasına rağmen, çocukluk döneminden gelen travmatik anıların tetiklenmesiyle ortaya çıkan kaygıların, daha derin problemler olması nedeniyle, etkisiz kalması durumunda kullanılabilecek duyarsızlaştırma tekniği olan “EMDR Eye Movement Desensitization and Reprocessing” yani “Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma” terapi tekniği, geçici rahatlama sağlayan çözümlere karşılık, kalıcı etkisi olabilecek bir yöntem olma özelliğini taşır. EMDR’ın bilişsel davranışçı psikoterapi yöntemi ile karşılaştırıldığı çalışmalar sırasında yapılan bazı ölçümler, EMDR’ı bilişsel davranışçı terapiye göre daha kısa sürede üstünlük gösterdiği sonuçlarla değerlendirmiştir Shapiro, 2001, s. 546. EMDR psikodinamik, bilişsel davranışçı, deneysel, bedensel ya da beden odaklı, terapist-danışan arasındaki terapötik yaklaşımı içeren bütünleştirici bir terapi olarak tasarlanmıştır ve protokolün olması gereken şekliyle uygulanması önemlidir Shapiro, 2001, s. 556. Bilişsel Davranışçı Terapi Nedir? Bilişsel Davranışçı Terapi diğer psikoterapi yöntemleri gibi bir kurama dayanır ve bu psikoterapi yöntemi bilişsel ve davranışçı yaklaşımlarının bütünleşmesiyle bilimsel bir zemin üzerine kuruludur. Bilişsel davranışçı terapi, kişinin yaşadığı psikolojik sorunları ele alırken bilişsel işleve odaklanır. Bilişsel işlev kavramı temel olarak, kişilerin yaşantısıyla ilgili düşünceleri ve değerlendirmeleridir. İnsan öğrenme süreçlerinin çoğunu bilişsel olarak gerçekleştirir ve yaşadığı olayları kendi bilişsel yapısıyla değerlendirerek ona uygun bir davranış şekli geliştirir. Özetle; bilişsel davranışçı terapi kişinin duygu, düşünce, inanç ve tutumlarına odaklanan yapılandırılmış bir psikoterapi yöntemidir. Bilişsel davranışçı terapiye göre duygu, düşünce ve davranış etkileşim halindedir. Bir insan uyanık olduğu süre içinde zihninde binlerce düşünce olduğu saptanmıştır. Bu düşüncelerin büyük bir çoğunluğu bir durum için oluşan yönlendirici düşüncelerdir ancak bir kısmını da istemsiz olarak kendiliğinden ortaya çıkan düşünceler oluşturur. Bu kendiliğinden ortaya çıkan düşüncelere otomatik düşünce adı verilir. Örneğin, sevmediğiniz bir yerin görüntüsünün zihninizde canlanması gibi. Otomatik düşünceler zihinde çok hızlı bir akışla gerçekleşir genellikle düşünce değil, ona eşlik eden duygu fark edilir. Düşüncelerinde akılcı ve gerçeğe uygun olmayan buna rağmen kişi tarafından gerçek olarak kabul edilen ve kişinin dünyasında olumsuz bir örüntüye sebep olan çarpıtmalara bilişsel çarpıtma denir. Bilişsel davranışçı terapiye göre “Düşündüğümüzü hissederiz.” Psikoterapinin amacı kişinin olumsuz düşüncelerine odaklanarak, düşüncelerin duyguları nasıl etkilediği konusunda kişiye farkındalık kazandırmaktır. Bir sonraki aşama ise bu olumsuz düşüncelerin değiştirilmesidir. Bunu “şimdi ve burada” ya odaklanarak yapar. Bu nedenle bilişsel davranışçı terapi için güncel problemlerimiz önemlidir. Bilişsel davranışçı terapinin içeriği; kişinin problemi yaşamasına sebep olan belirtiler, bu belirtilerin azaltılması ve ortadan kaldırılması, kişinin düşünce biçimlerini gözden geçirmesi ve yeniden çerçevelendirmesi, problemle başa çıkabilmek için etkili stratejilerin öğretilmesidir. Kişiyi rahatsız eden bu davranış örüntüleri ile ilgili ödevler verilir ve olumsuz davranışların yerine başka davranış kalıpları koymasına yardımcı olunur. Terapinin sonunda, kişiye rahatsızlık veren bu olumsuz düşünce ve davranış kalıplarını bırakması ve kendisine dair gerçekçi inançlar geliştirmesi beklenir. Bilişsel davranışçı terapinin etkili olduğu bozukluklar; Kaygı bozuklukları yaygın anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, fobiler, panik bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu Duygudurum bozuklukları depresyon, bipolar bozukluk Yeme bozuklukları Tik gibi alışkanlık halinde devam eden davranış problemleri Cinsel işlev bozuklukları Alkol ve madde kötüye kullanımı Çift ve aile terapileri Kişilik bozuklukları Uyku bozuklukları Psikolojik desteğe ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız da yer alan uzmanlarımızla dilediğiniz zaman görüşebilir ve psikolojik destek alabilirsiniz. Tarih Yazar Bilişsel-davranışçı terapi BDT pek çok psikolojik bozukluğun depresyon, panik bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu vb. üstesinden gelmek için kullanılan, son derece etkin bir psikoterapi yöntemidir. Psikoterapinin temel işlevi, kişilerin hayatlarında bir değişim sağlanmasıdır. Söz konusu değişim, düşüncelerde, duygularda, davranışlarda, bedensel deneyimlerde, tutumlarda veya kişilik yapısında olabilir. Bilişsel davranışçı terapi nedir? Psikoterapi literatüründe 500 civarında, psikoterapi modeli yer almaktadır. Terapiler, söz konusu değişim sürecinde neye vurgu yaptıklarına göre birbirlerinden ayrılırlar. Bilişsel daranışçı terapi, psikolojik sorunların oluşumu ve değişimi için, biliş ve davranışa daha çok vurgu yapar. Bilişsel Davranışçı Terapi’yi anlamak için, ismi oluşturan iki ismin anlamını paylaşmak istiyorum. Selçuk Budak’ın Psikoloji Sözlüğünde biliş, bilişsel, davranış ve bilişsel davranış terapisi kavramları şöyle tanımlanıyor biliş cognition Organizmanın çevresindeki dünya hakkında bilgi edinme ve bu bilgileri dünyayı anlama, problem çözme doğrultusunda kullanma süreci veya süreçleri. İnsan beyninin düşünme, anlama, konuşma, yorumlama, hesaplama, tasarlama, planlama, problem çözme, bellek, algılama, muhakeme, vb. gibi yüksek zihinsel işlevleri için kullanılan ortak, genel bir ad. Bazıları buna hayal kurmayı, fantazileri, inançları, niyeti, vb. de ilave etmektedir. bilişsel cognitive Bilişle ilgili; algı, akıl yürütme, sezgi ve bellek de dahil olmak üzere düşünme ve bilgi kazanma süreçleriyle ilgili. davranış behavior Bir organizmanın gösterdiği her türlü tepki; organizmanın, çevrede ve/veya çevreyle olan ilişkisinde değişiklik yaratan eylemleri. Davranışlar, başkaları tarafından gözlenebilen açık davranış ve düşünceler, duygular, vb. gibi sadece kişinin kendisi tarafından gözlenebilen örtülü davranış olmak üzere iki grupta toplanabilir. bilişsel davranış terapisi cognitive behavior therapy Esas itibariyle davranış değiştirme ilkelerine dayanan, ancak buna ilave olarak davranışın doğrudan düzenlenmesi ve kontrolü için hayal kurma, fantazi, düşünme, vb. gibi bilişsel süreçlere de yer veren bir psikoterapi türü. Kendisinden önceki davranış terapileri gibi bilişsel davranış terapisi de uyarıcı-tepki ilişkilerini ve öğrenmeyi ön planda tutar. Psikodinamik psikoterapilerin hastaların zihinsel ve duygusal iç dünyalarını anlamaya çalışmasına karşılık davranış terapisi problem davranışları hastanın doğrudan müdahalesiyle düzenlemeye ve kontrol etmeye, bilişsel davranış terapisi ise hastanın sorunlu öz-imajını, rahatsız edici duygularını, uyumsuz düşüncelerini, vb. daha olumlularıyla değiştirmeye, bu amaçla kişinin bunları belirleyip analiz etmesine yardımcı olmaya çalışır. Başka BDT tanımları BDT’nin Türkiye’deki en önemli isimlerinden Prof. Dr. Hakan Türkçapar, Twitter hesabı üzerinden BDT’yi şöyle tanımladı Bilişsel Davranışçı Psikoterapi, danışanın istediği değişim için, onun verdiği bilgileri kullanarak, psikoloji bilimi ışığında varsayımlar oluşturarak, sözel ve davranışsal yöntemlerle değişimin sağlanmaya çalışılmasıdır. Ne eksik, ne fazla. Psikolojiye Giriş Kitabında Bilişsel Davranışçı Terapi şöyle tanımlanıyor Bilişsel davranışçı terapi, belirli terapi yöntemlerine verilen genel bir isimdir. Bu yöntemler, davranış değiştirme tekniklerini kullanır; ama aynı zamanda uyumsuz inanışları değiştirmek için tasarlanan prosedürleri de kapsar. Bilişsel davranış terapisti, kişinin anksiyete ve depresyon gibi, rahatsız edici duygusal tepkileri denetlemesine, ona kendi deneyimleri hakkında daha etkin yorumlama ve düşünme tarzlarını öğreterek yardım etmeye çalışır. Psikolojiye Giriş, Arkadaş Yayınları Ayrıntılar Bilişsel-davranışçı terapi BDT’nin temel mottosu “Nasıl düşünürsen öyle hissedersin.” şeklindedir. Bu bakış açısı, duygularımızın davranış ve bedensel reaksiyonlarımızın da düşüncelerimize göre şekillendiğini kabul eder. Bilişsel davranışçı terapi BDT, çok büyük problemleri küçük parçalara ayırarak sizin bu problemleri anlamlandırmanızda size yardımcı olur. Bilişsel davranışçı terapide problemler beş ana kısıma ayrılır DurumlarDüşüncelerDuygularFiziksel hislerEylemler Bilişsel davranışçı terapi, birbirleri ile birleşen ve birbirlerini etkileyen bu beş kısıma dayanır. Örneğin, belli bir durumla ilgili düşünceleriniz sıklıkla fiziksel ve duygusal olarak nasıl hissettiğinizi ve karşılık olarak nasıl davranacağınızı etkileyebilir. Negatif düşünce döngülerini durdurmak Bir duruma tepki vermenin yararlı ve yararlı olmayan yolları vardır. Bu yollar sıklıkla bizim olaylar hakkında ne düşündüğümüz tarafından belirlenir. Örneğin, eğer evliliğiniz boşanmayla sonuçlandıysa başarısız olduğunuzu ve başka bir anlamlı ilişkiye sahip olamayacağınızı düşünebilirsiniz. Bu durum sizin umutsuz, yalnız, depresif ve yorgun hissetmenize sebep olabilir ve bu yüzden eğlenmek için dışarı çıkmaz ve yeni insanlarla tanışmazsınız. Negatif bir döngü içinde sıkışır, yalnız başınıza evde oturur ve kendiniz hakkında kötü hissedersiniz. Fakat bu şekilde düşünmeyi kabul etmek yerine evliliğinizin bittiğini kabul edebilir, hatalarınızdan ders alabilir ve yolunuza devam ederek gelecek hakkında iyimser olabilirsiniz. Bu iyimserlik sizi sosyal olarak daha aktif yapabilirsiniz ve siz akşam sınıfında derslere başlayabilir ve yeni bir arkadaş evresi edinebilirsiniz. Bu basitleştirilmiş bir örnek, fakat belli düşüncelerin, hislerin, fiziksel algıların ve eylemlerin sizi negatif bir döngüye sıkıştırabileceğini ve hatta kendiniz hakkında daha kötü hissedeceğiniz yeni durumlar meydana getireceğinizi örneklendirmektedir. BDT sizi kötü, kaygılı ya da korkmuş hissettiren şeyleri ayırarak negatif döngüleri durdurmanızı amaçlar. Problemlerinizi daha idare edilebilir hale getirdiğinizde, BDT negatif düşünce kalıplarınızı değiştirmenize yardımcı olabilir ve ne şekilde hissedeceğiniz konusunda size yol gösterebilir. BDT bunu kendi başınıza başarabileceğiniz noktaya varmanız için size yardımcı olur ve bir terapistin yardımı olmadan problemlerinizle başedebilmeniz için size yardım eder. Maruz bırakma terapisi Maruz bırakma terapisi özellikle fobileri olan ya da obsesif kompulsif bozukluğa OKB sahip insanlar için faydalı olan bir bilişsel davranışçı terapi formudur. Bu gibi durumlarda, durum hakkında konuşmak yararlı değildir ve maruz bırakma terapisi yoluyla sistemli ve yapılı bir yolda korkularınızla yüzleşmeyi öğrenmeniz gerekebilmektedir. Maruz bırakma terapisi kaygıya sebep olan ögeler ve durumlarla başlamayı içerir fakat bu kaygı tolere edebileceğinizi hissettiğiniz bir kaygıdır. Size kaygı veren durumla, bir ile iki saat arasında bir arada kalmanız gerekmektedir ya da kaygınız çok uzun süre için azalana bu maruz kalma egzersizini günde üç kez tekrarlamanızı isteyecektir. Birkaç seferden sonra kaygı durumunuzun yükseğe çıkmadığını ve uzun sürmediğini farkedeceksiniz. Sonrasında daha zor durumlar için hazır olacaksınız. Bu sürece, üstesinden gelmek istediğiniz her olayla mücadele edebilene kadar devam etmelisiniz. Maruz bırakma terapisi, 6 ile 15 saat arasında bir zaman dilimini terapistle geçirmenizi içerebilir. Ya da kendi kendine yardım kitapları ya da bilgisayar programlarını kullanarak da aynı süreci gerçekleştirebilirsiniz. Sorunlarınızın üstesinden gelmek için düzenli olarak önceden belirlenmiş egzersizleri yapmanız gerekecektir. Bilişsel davranışçı terapi seansları BDT bir terapistle bire bir seans şeklinde ya da sizinle benzer durumları yaşayan diğer insanlarla birlikte grup içinde gerçekleşebilir. Eğer bireysel temelde bilişsel davranışçı terapiye söz konusuysa genellikle bir bilişsel davranışçı terapistle ile toplamda 5 ve 20 hafta arasında değişen haftalık ya da iki haftada bir seanslar arasında terapistinizle görüşeceksiniz. Her seans 30 ile 60 dakika arasında sürecektir. Maruz bırakma terapisi genellikle seans boyunca kaygınızı azaldığından emin olmak için daha uzun sürer. Terapi bir klinikte, dışarda eğer orada spesifik korkulara sahipseniz ya da kendi evinizdeözellikle eğer evde olmakla iligi spesifik korkuları içeiren agorafobiniz ya da obsesif kompulsif bozukluğunuz varsa gerçekleşebilir. Bilişsel davranışçı terapistiniz özellikle BDT alanında eğitimli herhangi bir sağlık hizmetleri uzmanı olabilir. Örneğin psikiyatrist, psikolog, ruh sağlığı hemşiresi ya da pratisyen hekim olabilir. İlk seanslar İlk seanslar BDT’nin sizin için doğru terapi olup olmadığı konusunda emin olmakla ve bu süreçle ilgili rahat olduğunuzdan emin olmakla geçecektir. Terapist sizin yaşamınız ve geçmişiniz ile ilgili sorular ya da depresifseniz terapist size bu durumun aileniz, işiniz ve sosyal yaşamınızı engelleyip engellemediğini soracaktır. Ayrıca problemlerinizle ilişkili olabiliecek olaylar, gördüğünü tedavi ve terapi süreci ile neyi başarmak istediğiniz de ilk seansta sorulacak olan sorulardır. Eğer bilişsel davranışçı terapi uygun görülüyorsa, terapist bu tedavi boyunca izlenecek yoldan ne beklendiğini size anlatacaktır. Eğer bilişsel davranışçı terapi uygun değilse ya da siz bu terapi ile kendinizi rahat hissetmiyorsanız, alternatif tedaviler önerilebilir. İleriki seanslar İlk değerlendirme aşamasından sonra terapistinizle problemlerinizi ayrı kısımlara ayırmak için çalışmaya başlayacaksınız; durum, düşünceler, duygular, fiziksel hisler ve eylemler. Bunu yapmanıza yardım etmek için terapistiniz bir günlük tutmanızı ya da düşünce ve davranış kalıplarınızı not etmenizi isteyebilir. Siz ve terapistiniz eğer düşünceleriniz, hisleriniz ve davranışlarınız gerçekçi değilse ya da yararlı değilse onların üstesinden gelebilmek için ve herbirinin birbirini ve sizi nasıl etkilediğini belirlemek için düşüncelerinizi, hislerinizi ve davranışlarınızı analiz edeceksiniz. Terapistiniz yararlı olmayan düşünceleriniz ve davranışlarınızı nasıl değiştirebileceğiniz konusunda size yardımcı olabilecektir. Neleri değiştirebileceğiniz üzerine çalıştıktan sonra terapistiniz günlük yaşantınızda bu değişimlerin pratiğini yapmanızı isteyecektir. Bu pratikleri üzücü düşüncelerinizi sorgulamayı ve onları daha yararlı olanlarla değiştirmeyi ya da sizi kötü hissettirecek şeyleri ne zaman tanıyabileceğinizi ve bunun yerine daha yararlı bir şeyler yapabileceğinizi içermektedir. Bu sürece yardımcı olmak için seanslar arasında sizden bazı ev ödevleri yapmanız istenebilir. Her seansta terapistinizle birlikte değişimleri pratiğe nasıl dökebileceğinizi ve nasıl duygular içinde olduğunuzu tartışacaksınız. Terapistiniz size yardımcı olmak için başka öneriler de sunabilecektir. Korkularla ve kaygılarla yüzleşmek çok zor olabilir. Terapistiniz sizin yapmak istemediğiniz şeyleri yapmanızı istemeyecektir ve yalnızca yaparken rahat olduğunuz bir tempoda çalışacaksınız. Seanslar boyunca terapistiniz yaşadığınız süreçle ilgili rahat olup olmadığınızı kontrol en büyük faydalarından bir tanesi şudur süreç sonlandıktan sonra öğrendiğiniz prensipleri günlük hayatınızda kullanmaya devam edebilirsiniz. Bu durum sizi rahatsız eden belirtilerin geri dönme ihtimalini daha da azaltacaktır. Bilgisayarlı -veya online- bilişsel davranışçı terapi Şimdilerde bir terapistle mininal düzeyde ya da hiç temas kurmadan bilişsel davranışçı terapiden faydalanabileceğiniz bir takım etkileşimli yazılım programları mevcuttur. İngiltere Ulusal Sağlık Hizmetleri tarafından kullanımı şuan onaylanmış ana program “Beating the Blues” isimli programdır. Bu program hafif-orta dereceli depresyonun tedavisi için onaylanmıştır. Bununla birlikte ayrıca etkili olabilecek birçok benzer bilgisayarlı BDT paketleri vardır. Bazı insanlar deneyimledikleri süreçte onlara rehberlik etmeleri ve süreci gözlemlemeleri için bir terapistle ara sıra yüz yüze görüşmeden ya da telefon görüşmelerinden hala faydalanmalarına rağmen özel hisleri hakkında bir terapistle konuşmak yerine bir bilgisayarı kullanmayı tercih eder. Bilişsel davranışçı terapinin yönleri BDT diğer birçok psikoterapiden farklılaşmaktadır çünkü BDT Faydacıdır BDT spesifik problemleri tanımlamaya yardımcı olur ve onlar çözmek için uğraşır. Çok iyi yapılandırılmıştır Hayatınız hakkında özgürce konuşmaktan ziyade siz ve terapistiniz spesifik problemlerinizi tartışacak ve başarmanız için hedefler belirleyeceksiniz. Güncel sorunlara odaklıdır BDT temel olarak nasıl düşündüğünüz ve hareket ettiğinizle ilgilidir, geçmiş olayları çözmek için çabalamayla ilgili değildir. Ortak çalışmaya dayalıdır Destek aldığınız psikoterapist, size ne yapacağınızı söylemeyecektir; terapistiniz şu an yaşadığınız zorluklara çözümler bulmanız için sizinle birlikte çalışacaktır. Bilişsel davranışçı terapinin temel ilkeleri Her terapinin kişiye özel olduğu gerçeğini bilişsel davranışçı terapi BDT de kabul eder. Bununla birlikte bilişsel davranışçı terapinin Bilişsel davranış terapisi de denebilir önde gelen uygulayıcılarından Judith S. Beck, BDT ile ilgili 10 temel ilkeden bahseder. Bu temel ilkeleri daha iyi ifade edebilmek için S. adında depresif, bayan bir hastayı ele alır. Sosyal fobi, panik bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk gibi, her hastalık için farklı stratejiler uygulanabilecek olsa da Bayan S. üzerinden BDT’nin temel ilkelerini ele alabiliriz. Bayan S. kısaca şöyle birisidir Bayan S. üniversitenin ikinci yarıyılında tedavi için başvurduğunda, 18 yaşında bekar bir bayandı. Önceki 4 ay boyunca oldukça depresif ve tedirgin hissediyordu ve günlük etkinliklerinde zorluk yaşıyordu. DSM_IV_TR’ye göre, orta şiddette majör depresif epizod kriterlerini karşılıyordu. Bu örnek üzerinden bilişsel davranışçı terapinin temel ilkelerini ele alalım Bilişsel davranışçı terapi her zaman, ortaya çıkan hasta danışan sorunları formülasyonuna ve her bir danışanın bilişsel terimlerle kavramsallaştırılmasına dayanmaktadırBilişsel davranış terapisi, sağlam bir terepötik anlaşma gerektirirBilişsel davranışçı terapi, işbirliğini ve aktif katılımı vurgularBilişsel davranış terapisi, amaca dönük ve sorun odaklıdırBilişsel davranışçı terapi, başlangıçta şu anı vurgularBilişsel davranışçı terapi eğiticidir, hastaya kendi terapisti olmayı öğretmeyi ve tekrarı önlemeyi amaçlarBilişsel davranış terapisinin amaçları zaman sınırlı olurBilişsel davranışçı terapi seansları yapılandırılırBilişsel davranış terapisi, danışanlara bozuk düşünce ve inançlarını belirlemeyi, değerlendirmeyi ve onlara yanıt vermeyi öğretirBilişsel davranışçı terapi düşünceyi, duygu durumunu ve davranışı değiştirmek için çeşitli teknikler kullanır Bilişsel davranışçı terapiye dair yanlış inançlar Bilişsel davranışçı terapi hakkındaki hikayeyi unutun, ve BDT hakkındaki gerçekleri öğrenin. Bilişsel-davranışçı terapi mekanik midir? BDT’nin alet çantasında birçok alet olduğu ve mevcut bilimsel kanıtlarla göründüğü doğru olduğu halde BDT teknik olmaktan oldukça uzaktır. Gerçekte BDT diğer bütün etkili psikososyal terapiler gibi terapötik/ iyileştirici ilişkiye, uyuma ve bir çalışma bağına öncelik Arnold A. Lazarus’un onlarca yıl önce söylediği gibi, “Terapötik/iyileştirici ilişki bu tekniğin köklerinin yerleşmesini mümkün kılan topraktır.” Bu yüzden, güvenilir ve dürüst bir terapötik birliğin yetiştirilmesi ve gelişimi BDT’nin ana temelidir. Bunun da ötesinde, belirli bir danışana eşsiz olarak uyan bir şekilde BDT alet çantasından belirli yöntemleri en iyi şekilde nasıl ve zaman kullanacağını tam olarak bilmek “mekanik” olmaktan daha çok “organik/yapısal” dır. Gerçekten, BDT uzmanları danışan ve terapist arasındaki iyi dengenin önemini anlarlar ve danışan ve terapist arasındaki uyum işlemediğinde danışanı başka bir terapiste yönlendirmeyi ihtimal dahilinde tutarlar. Bilişseldavranışçı terapi, “bir bütün olarak kişi” ile değil de sadece “belirtiler” ile mi ilgilenir? Düzgün bir şekilde yapıldığında, BDT, doğası gereği, bütün olarak kişiyi tedavi eder ve BDT sadece belirtileri azaltmaktan ibaret değildir. Çünkü BDT insanların “biyopsikososyal” süreçler olarak yaşadığı birçok problemi kavramsallaştırır. Bu şu anlama gelir; insanlar fizyolojik ya da metabolik problemlere sahip olabilecek bir fiziksel bedene sahiptirler mesela biyopsikososyal içindeki “biyo” yaşamla ve canlı şeylerle ilgili. Bizler ayrıca bir akıla, duygulara ve algılayışlara sahibiz mesela “ruh” ya da biyopsikososyalin psikolojik yönü. Ve çok önemli olarak bizler ilişkileri ve kişiler arası bağlantıları hayatlarında hayati bir önem taşıyan sosyal varlıklarız mesela biyopsikososyalin içindeki “sosyal”. Bu yüzden, belirtilerin azaltılması muhakkak BDT’nin hedefleri arasında olması ile birlikte BDT’nin başarısı insanı bütün olarak iyileştirmesinden gelir. Bilişsel-davranışçı terapide geçmiş önemsiz midir? Bilişsel davranışçı terapistler danışanlarının geçmişi ve geçmiş deneyimleri ile yakından ilgilidirler. Açıkça, yaşam deneyimlerimiz şu anda kim olduğumu belirleyen ve bizi etkileyen şeylerdir. Fakat geçmişe muazzam bir vurgu yapan ve geçmişin iç yüzünü anlamaya çalışan geleneksel psikoterapinin aksine, BDT kıyasen dikiz aynasından geçmişe bir göz atar fakat gözlerini geçmişe dikmez! Daha ziyade, iyi bir bilişsel davranışçı terapi uygulayıcısı terapötik olarak hala konu ile ilişkisi olabilecek geçmiş unsurları etraflıca değerlendirmek amacıyla danışanlarının sosyal ve psikolojik öğrenme tarihini anlamak için çabalayacaktır. BDT bilimsel kanıtlar tarafından sınırlandırılıyor mu? BDT araştırma sonuçlarının kapsamında bir yol haritası belirlemek için uğraşmasına rağmen hiçbir suretle mevcut bilimsel kanıtlar tarafından sınırlandırılmamıştır. Gerçekten, birçok psikoterapi yaklaşımında da olduğu gibi, BDT yüksek derecede yaratıcılık ve sanatkarlık gerektirir. Bununla birlikte, birçok diğer psikolojik terapinin aksine BDT sanatsal yönlerini mümkün olduğu kadar fazla olarak bilimle birleştirmek için uğraşır. Bu yüzden, tekniklerin ve yöntemlerin deneysel olarak destekleyici unsurlarını anlamaya ek olarak, bir bilişsel davranışçı terapist bu teknik ve yöntemleri sıklıkla tedaviyi sürdürmek ve tartmak için bazı bilgi kaynakları olarak kullanacaktır örneğin ruh hali ve düşünce kayıtları, değerlendirme anketleri, belirli davranışlar. Yukarıda belirtildiği gibi, BDT’nin içindeki sanatkarlık sıklıkla teknikleri en iyi nasıl ve ne zaman kullabileceğini bilmeyi ve en ideal olarak ve danışanları çok zorlamadan onlara nasıl yardım edebileceğini bilmeyi içerirörneğin değişim için bir kişinin hazır oluşunun neresi olduğuna karar vermek. Profesor Gordon Paul’a göre BDT bir klinisyenin neyi, ne zaman, nasıl yapacağını ve tüm bunları yapmak için doğru terapist olup olmadığını bilmesini gerektirir. Ayrıca, tüm bu hepsini terapötik ilişkinin toprağına ekmeyi ve orada sımsıkı kalmalarına yardım etmek de BDT içindeki bir gerekliliktir. Kaynak Hatırla İyi düşün, iyi davran, iyi hisset, iyi ol! Kaynak Bilişsel davranışçı terapinin tarihi Bilişsel Terapi BT ya da Bilişsel Davranışçı Terapi BDT 1960’lı yıllarda Doktor Aaron T. Beck öncülüğünde ortaya çıkmıştır. Bu sırada Beck, Pensilvanya Üniversitesi’nde bir psikiyatristi. Psikanaliz üzerine çalışan ve pratik yapan Doktor Beck, depresyonun psikanalitik kavramlarını test etmek için birkaç deney tasarladı ve uyguladı. Araştırma, beklediği temel kavramları tam olarak doğrulamamış olsa da, Beck aradığının tam tersini bulduğunda şaşırmıştı. Depresyonun yeni bir kavramı Otomatik düşünceler Bulguların sonucunda Doktor Beck, depresyonu kavramsallaştırmanın diğer yollarını aramaya başladı. Beck depresif hastaların kendiliğinden geliştirmiş olduğu gibi görünen negatif düşünceleri deneyimlediğini bulmuştur. Beck bu bilişleri “otomatik düşünceler” olarak adlandırmıştır. Ayrıca Beck, hastaların otomatik düşüncelerinin üç kategoriye ayrıldığını bulmuştu hastalar kendileri, dünya ve/veya gelecek hakkında negatif düşüncelere sahiptiler. Yeni bir klinik yaklaşım Doktor Beck, hastaların bu otomatik düşünceleri tanımlamaları ve değerlendirmeleri için onlara yardım etmeye başladı. Beck bunu yaparak hastaların daha realistik gerçekçi düşünebileceklerini bulmuştur. Hastalar kendileri, dünyaları ve diğer insanlar hakkındaki temel inançlarını değiştirdiklerinde terapi uzun süreli değişimle sonuçlanır. Doktor Beck bu yaklaşımı “bilişsel terapi” olarak adlandırdı. Bilişsel terapi “bilişsel davranışçı terapi” olarak da bilinmektedir. Bilişsel terapinin geleceği Başlangıcından itibaren bilişsel terapi üzerinde çalışıldı, ve bilişsel terapinin birçok hastalığın tedavisinde etkili olduğu kanıtlandı. 500’den fazla çalışma bilişsel terapinin psikiyatrik hastalıklarda, psikolojik problemlerde ve psikiyatrik bileşeni olan medikal problemlerde etkililiğini göstermiştir. Bugün, intihar önleme, şizofreni ve diğer psikopatolojiler için bilişsel terapi için araştırmalar devam ediyor. Dahası, devam eden araştırma şehir ruh sağlığı kurumlarının organizasyon yapısının halk sağlığı sistemlerince yapılan bilişsel terapiye adaptasyonları üzerine etkisinin ölçmek için yapılmaktadır. Doktor Beck bilişsel terapiyi geliştirirken birçok kaynaktan yararlanmıştır. Sonrasında, şu anki araştırmacılar ve teorisyenler, Beck’in çalışmasını genişletti ve bilişsel terapinin bazı formları geliştirildi. Bu farklı formlar farklı şeylere vurgu yapmasına rağmen hepsi Beck’in terapisiyle ortak özelliklere sahiptir. Bilişsel model Bilişsel davranışçı terapi, psikopatolojinin bir bilişsel teorisine dayanmaktadır. Bilişsel model insanların durumlar hakkındaki algılarının ya da doğal tepkilerinin duygusal ve davranışsal sıklıkla fizyolojik tepkilerini nasıl etkilediğini tanımlar. İnsanlar sıkıntılı oldukları zamanlarda algıları sıklıkla çarpıtılmış ve işlevsizdir. İnsanlar düşüncelerini düzeltmek ve böylece gerçekliğe yaklaşmak için “otomatik düşünceler” doğal olarak ortaya çıkan sözel veya imgesel bilişlerini tanımlamayı ve değerlendirmeyi öğrenebilirler. Bunu yaptıklarında genellikle sıkıntıları azalır ve daha işlevli davranabilirler özellikle kaygı durumlarında ve psikolojik uyarılmaları bireyler çarpıtılmış inançlarını tanımlamayı ve değiştirmeyi öğrenirler kendileri, dünyaları ve diğer insanlarla ilgili temel anlayışları. Bu çarpıtılmış inançlar bilginin işlenişini etkiler ve çarpıtılmış düşüncelere sebep olur. Bu yüzden bilişsel model bireylerin deneyimlerini algılayışlarından meydana gelen ve ayrıca inançlarından, özelliklerinden, dünya ile iletişim kurma biçimlerinden ve kendi deneyimlerinden etkilenen duygusal, fizyolojik ve davranışsal tepkilerini açıklar. Terapistler hastalarının otomatik düşüncelerini ve inançlarını değerlendirmeleri ve cevaplamalarında onlara yardım etmek için sokratik sorgulama sürecini kullanırlar. Onlar ayrıca hastalara bu sorgulama sürecine kendilerini de dahil etmelerini öğretirler. Terapistler ayrıca öngörü halindeki bilişleri test etmek için ve seans aralarında uygulamak için hastaların davranış deneylerini tasarlamalarında yardımcı olabilirler. Hastaların düşünceleri gerçek olduğunda, terapistler problem çözme yöntemini kullanırlar. Hastaların çabalarının sonuçlarını değerlendirir ve güçlüklerini kabul etmeleri için onlarla çalışırlar. Bilişsel terapinin amaçları Bilişsel terapinin amaçları, bireylere hastalıklarını hafifletmelerinde yardımcı olmak ve hastalığın tekrarlanmasını önlemektir. Seansların büyük bir kısmı gerçek yaşam problemlerini çözme konusunda bireylere yardımcı olmayı ve çarpıtılmış düşüncelerini, işlevsiz davranışlarını ve sıkıntılı duyguları değiştirmeyi öğretmeyi içermektedir. Gelişimsel çerçeve, yaşam olaylarının ve deneyimlerinin temel inanış, varsayımlar ve mücadele stratejilerinin gelişimine özellikle kişilik bozukluğuna sahip hastalarda nasıl sebep olduğu anlamak için kullanılır. Güçlü bir terapötik birliktelik bilişsel terapinin ana bir özelliğidir. Terapistler işbirlikçidir ve hastalar ile takım olarak işlev gösterir. Onlara müdahalede bulunurken gerekçeler sunar ve onlarla anlaşabilmeyi isterler. Bir seansta ne kadar zaman harcanacağı, hangi problemlerin tartışılacağı ve hangi ev ödevlerinin hastalar için yararlı olacağı hakkında karşılıklı kararlar verirler. Terapistler hastaların düşüncelerinin ve inançlarının geçerliliğini araştırmak için hastalarla işbirlikçi bir deneyimcilik sürecine girerler. Bilişsel terapi eğiticidir, ve hastalar bilişsel, davranışsal ve duygusal düzenleme becerilerinin öğrenir; böylelikle esas itibariyle hastalar kendilerinin terapisti olabilirler. Bu durum bilişsel terapinin birçok hasta için kısıtlı zaman diliminde olmasına izin verir; kaygı ya da tek kutuplu depresyon durumlarında tedavi süresi 6 ile 12 seans arasında değişebilir. Kişilik bozukluğuna, eş tanılı hastalıklara, ya da kronik veya ileri derece ruh sağlığı hastalıklarına sahip hastalar ek periyodik güçlendirici seanslarla birlikte daha uzun süreli tedaviye ihtiyaç duyarlar 6 ay ile 1 yıl arasında değişen bir süre ya da daha fazla. Bilişsel terapistler tedavinin başlangıcında hastaların hedeflerini açığa çıkarırlar. Terapistler hastaların hedeflerine nasıl ulaşabileceklerini anlamaları ve daha iyi hissetmeleri için tedavi planını ve müdahalelerini hastalara açıklarlar. Her seansta terapistler hastalara ciddi anlamda sıkıntı veren problemlerini çözmeleri için yardım ederler. Terapistler bunu verimliliği maksimize etmeye çalışan, öğrenmeyi, ve terapötik değişimi arayan bir yapı yoluyla yapmaktadırlar. Her seansın önemli bölümleri ruh hali kontrolünü, seanslar arasında bir geçişi, gündemi önceliklendirmeyi, spesifik problemleri tartışmayı ve sorunları çözmek için yetenekler öğrenmeyi, öz yardım ile ilgili ev ödevleri belirlemeyi¸özet ve geri bildirimi içerir. Bilişsel davranışçı terapi teknikleri Bilişsel Davranışçı Terapistler hastaların bilişlerini, davranışlarını, ruh hallerini ve fizyolojilerini değiştirmede onlara yardımcı olacak birçok teknik kullanırlar. Teknikler bilişsel, davranışçı, çevresel, biyolojik, destekleyici, kişiler arası ya da deneyimsel olabilir. Terapistler bu teknikleri hasta ile süregelen kavramsallaşırmalarına ve problemlerine ve seansnın spesifik hedeflerine dayanarak seçerler. Terapistlerin kendilerine devamlı olarak sordukları soru şudur “Ben, bu hastanın kendini daha iyi hissetmesi için ona nasıl yardımcı olabilirim, ve daha iyi bir hafta geçirmesi için ona nasıl yardım edebilirim?” Bu sorular klinisyenlere planlama stratejilerinde ayrıca yardımcı olur. Bilişsel davranışçı terapi yaklaşımı için tek tip bir danışan yoktur. Bilişsel terapinin depresyon, kaygı bozuklukları, madde bağımlılığı, yeme bozuklukları, bipolar bozukluk ve şizofreni ilaçla beraber olarak, psikolojik bileşenlere sahip çeşitli medikal problemlerde etkili olduğunu gösteren sayısız araştırma çalışmaları vardır. Elbette tedavi her hastalık için değişken olmalıdır ve terapistler sadece sepesifik bir bozukluğun bilişsel formülünü anlamakla kalmamalı, ayrıca hastaları tam olarak kavramsallaştırabilmeliler ve bu formüle ve kavramsallaştırmaya dayanarak bir tedavi planı oluşturmalılardır. Bilişsel terapi müdaheleleri ayrıca daha yaşlı yetişkinler, çocuklar, ergenler, grup, çiftler ve aile tedavileri için uyarlanmalıdır. Bilişsel-davranışçı terapi etkili midir? BDT ayrıca stres, düşük öz saygı, keder ve kayıp, iş ile alakalı problemler ve yaşlanma ile ilgili problemleri irdelemek için kullanılır. Bilişsel-davranışı terapinin etkili olduğu durumlar Yetişkinlerde Öfke, kaygı, agorafobi ve agorafobi ile birlikte panik bozukluk, dişçi korkusu, yaygın anksiyete bozukluğu, yaşlıların sağlığı ile ilgili kaygıları, obsesif kompulsif bozukluk, panik bozukluğu, tramva sonrası stres bozukluğu, sosyal kaygı/sosyal fobi, anti-anksiyete ilaçlarının bırakılması, dikkat eksikliği bozukluğu, atipik cinsel davranışlar/ cinsel suçlar, bipolar bozukluk ilaç tedavisi ile birlikte, beden algı bozukluğu, sınırda kişilik bozukluğu, bakıcı kaygısı caregiver distress, depresyon, yaşlılıkla ilgili depresyon, nüksetmeyi önleme, çözülme ile ilgili rahatsızlıklar, yeme bozuklukları, anoreksi iştahsızlık, aşırı yeme rahatsızlığı, doymazlık, kumar oynama ilaç tedavisi ile birlikte, alışkanlık bozukluğu, aile içi geçimsizlik, şizofreni ilaç tedavisi ile birlikte, mevsime bağlı duygusal rahatsızlık, bedenselleştirme rahatsızlığı, madde bağımlılığı, alkol bağımlılığı, kokain bağımlılığı BDT nüksetmeyi önlemede etkilidir., opiat bağımlılığı, sigarayı bırakma grup BDT etkilidir ve ayrıca BDT nüksetmeyi önlemede birçok tedavi bileşenine sahiptir, intihar girişimleri. Tıbbi rahatsızlıklarda Panik bozuklukla birlikte görülen astım hastalığı astım eğitimi ile birlikte, kanser ağrısı, kronik sırt ağrısı, kronik yorgunluk sendromu, kronik ağrı BDT fiziksel terapi ile birlikte birçok medikal durumda kronik ağrı için etkilidir, kolit, sertleşme bozukluğu BDT cinsel kaygıyı azaltmada ve iletişimi geliştirmede etkilidir, yorgunluk ve kanseri yenenlerdeki fonksiyonel bozukluklar, fibromiyalji sendromu, geriatrik uyku bozukluğu, yüksek tansiyon BDT ek bir tedavi olarak etkilidir, hastalık hastalığı, ya da ciddi bir medikal duruma sahip olunduğuna dair nedensiz bir inanç, kısırlık, uykusuzluk, hassas bağırsak sendromu, migren baş ağrıları, kalp hastalığı ile ilgili olmayan göğüs ağrısı, obezite BDT hipnoz ile beraber etkilidir, sebebi bilinmeyen ağrılar idiopatik ağrı, medikal bir durumla açıklanmayan fiziksel şikayetler somatoform bozukluklar, adet öncesi sendromu, romatizmal bozukluk ağrıları çeşitli tedavi bileşenlerine sahip BDT etkilidir, orak hücre hastalığı ağrısı çeşitli tedavi bileşenlerine sahip BDT etkilidir., uyku bozuklukları, bedenselleştirme bozukluğu, temporomandibular bozukluğu ağrısı, kulak çınlaması, vulva ağrısı. Çocuklar ve ergenlerde Kaygı bozuklukları, kaçınma bozukluğu, kronik ağrı, davranım bozukluğu aksilik hastalığı, depresyon ergenler arasında ve çocuklar arasında depresif belirtiler, medikal işlemler sebebiyle stres temel olarak kanser için, obsesif kompulsif bozukluk, aşırı kaygılı bozukluk, fobiler, medikal bir durumlar açıklanmayan fiziksel şikayetler somatoform bozukluklar, tramva sonrası stres bozukluğu, tekrarlayan karın ağrısı, ayrılık kaygısı. Ayrıca; Yaşlılık, aile terapisi, acı ve kayıp, grup terapisi, düşük öz saygı, psikiyatrik hastalar hastanede yatılı olarak tedavi gören, ilişki güçlükleri, ayrılık ve boşanma, stres, iş problemleri ve erteleme durumlarında da kullanılır. Bilişsel davranışçı terapi Bilişsel Davranışçı Terapi Bilişsel Davranış Terapisi, günümüzde psikoterapi alanında en çok tercih edilen terapi modellerinden biridir. Bilişsel Davranışçı Terapinin kurucusu olarak Aaron Temkin Beck kabul edilmektedir. Aaron T. Beck’in terapi modeli önceleri bilişsel terapi olarak isimlendirilirken, günümüzde Bilişsel Terapi alanında çalışanların büyük bir kısmı tarafından Bilişsel Davranışçı Terapi ile aynı anlamda kullanılmaktadır. Bilişsel Terapinin önde gelen isimlerinden Judith. S. Beck, Bilişsel Terapi Cognitive Therapy adıyla yayınladığı kitabını, daha sonra içeriği aynı kaldığı halde Bilişsel Davranışçı Terapi Cognitive Behavior Therapy adıyla yayınlamıştır. Beck, terapi modelini öncelikle depresyon tedavisi için geliştirmişti. Geliştirdiği terapi metodu, kısa süreli, “şimdi” odaklı, mevcut sorunları çözmeye, işlevsiz doğru olmayan ve/veya kişiye faydası olmayan düşünce ve davranışları değiştirmeye yönelikti. Ancak bilişsel terapi zamanla, Beck ve diğer uygulayıcıları tarafından geliştirilmiş, kısa sürede depresyon dışındaki sorunlar için de kullanılır hale gelmişti. Uyarlamalar terapinin odağını, tekniklerini ve uzunluğunu uzunluğunu değiştirmiş ancak, terapinin teorik varsayımları sabit kalmıştır. Bilişsel davranışçı terapinin Beck modelinde, terapi bir bilişsel formülasyona, belirli bir rahatsızlığı nitelendiren davranış stratejilerine ve inançlara dayanır. Bilişsel davranışçı terapide terapist, duygusal ve davranışsal değişiklik yaratmak için, hastanın düşünce ve inanç sisteminde değişiklik yapılmasının değişik yollarını arar. Beck terapi modelini geliştirirken, Epictetus, Karen Horney, Alfred Adler, George Kelly, Albert Ellis, Richard Lazarus ve Albert Bandura gibi pek çok filozof ve teorisyenden kaynak olarak istifade etmiştir. Günümüzde bilişsel davranışçı terapi, farklı eğitim düzeyi ve gelire sahip, genç ve çocuklardan yaşlı erişkinlere kadar, çeşitli yaş ve kültürden hastalar için uyarlanmıştır. BDT, birinci basamak tedavi merkezleri ile diğer sağlık kurumları, okullar, meslek programları ve hapishanelerde kullanılmaktadır. BDT aynı zamanda, bireysel terapide olduğu gibi, grup, çift ve aile terapilerinde de kullanılmaktadır. Bilisel davranışçı terapi hangi teoriye dayanır? Bilişsel davranışçı terapi, tüm psikolojik bozuklukların altında, işlevsiz zararlı, işe yaramayan düşüncelerin ve inançların yattığını kabul eder. Bu işlevsiz düşünce ve inançlar, kişinin duygu ve davranışlarını etkiler. İnsanlar, düşüncelerini daha gerçekçi yollarla değerlendirmeyi öğrendiklerinde, davranışlarında ve duygu durumlarında iyileşme yaşamaktadırlar. Mesela, oldukça depresif olduğunuzda ve bazı şeyleri yapamadığınızda, aklınızdan şöyle bir düşünce otomatik düşünce geçer Şu an hiçbir şey yapamam. Bu düşünce, belirli bir tepkiye yol açar. Üzgün hissedersiniz davranış, ve yatağınızda kıvrılırsınız davranış. Şayet bu düşüncenin geçerliliğini inceleseydiniz, aşırı genelleme yaptığınızı görerek, gerçekte pek çok şeyi iyi yaptığınızı fark edebilirdiniz. Durumunuza bu yeni bakış açısıyla bakmanız, muhtemelen daha iyi hissetmenizi ve daha işlevsel davranışlarda bulunmanızı sağlayacaktır. Bilişsel davranışçı terapistler, kişilerin duygu ve davranışlarında iyileşme sağlamak için, kişilerin kendilerine, dünyaya ve diğer insanlara dair düşünce yapılarını analiz ederler. Altta yatan işlevsiz inançların değişmesiyle, kişilerin sorunlarının ortadan kalkacağını var sayarlar. BDT hangi sorunlarda yardımcı oluyor? Bilişsel davranışçı terapiyle ilgili yüzlerce bilimsel çalışma yapılmıştır. Bu araştırmaların sonuçlarına göre, blişsel davranışçı terapinin işe yaradığı bazı sorunlar şunlardır DepresyonPanik bozukluğuSosyal fobiObsesif kompulsif bozuklukMadde kullanımıDavranım bozukluğuKişilik bozukluklarıAlışkanlık bozukluklarıUyku bozukluklarıKronik sırt ağrısıKulak çınlamasıÇift sorunlarıAile sorunlarıKomplike yasPatolojik kumarÖfke ve düşmanlık Burada sadece ipucu olması için birkaç alanı paylaştım sizinle. Bilişsel davranışçı terapinin etki alanı buradakilerden çok daha fazladır. Bu bölümle ilgili son olarak şunu belirtmeliyim ki, her terapist her konuyla ilgili destek veremeyebilir. Her terapistin, özellikle çalıştığı ve çalışmadığı konular olabilir. Bu yüzden,bilişsel davranışçı terapi desteği alacağınız uzmanla, mutlaka bir ön görüşme yapmanızı öneririm. Bilişsel-davranışçı terapi teknikleri Bilişsel davranışçı terapi BDT, pek çok tekniğin kullanıldığı bir terapi yöntemidir. Aşağıda, literatürde yer alan bazı temel teknikleri bulabileceksiniz. Söz konusu teknikler, belirli kategoriler altında ele alınmaktadır. Blişsel-davranışçı terapi için temel görüşme teknikleri Yönlendirilmiş keşif Bir dizi soru ile danışanın farkında olmadığı bilginin farkına varması amaçlanır. Danışanın iyi dinlenmesi ve yansıtılması, açığa çıkan bilginin özetlenmesi ve yeni bilgisini eski çarpık inancına uygulayarak, yeni bilgi ışığında yeniden değerlendirmesine sorgulama Sokratik yöntem Beck ve Ellis tarafından terapinin bir parçası olarak görülür. Sokratik yöntemin temel bileşenleri sistematik sorgulama, tüme varım ve evrensel tanımlamalardır. Ard arda yöneltilen soruların yardımıyla, soruların yönlendirildiği kişinin mantık yardımıyla inançlarının geçerliliğini değerlendirmesini sağlar. Yardımlaşmacı bir biçimde yürütülen bir araştırmaya benzer. Yerinde sorularla hem kişinin merakı uyandırılır hem de kişi bildiklerinden yola çıkarak bilmediklerini öğrenir. Bakınız Sokratik Sorgulama Nedir? BDT’de Yeniden Yapılandırma Teknikleri Kognitif bilişsel çarpıtmaları bulmak Her bir olumsuz düşünce, çarpıtmalar listesi kullanılarak teknik Danışan olumsuz düşüncelerinin doğruluğunu test etmek için bir deney incelemek Olumsuz düşünceyi destekleyen ve desteklemeyen kanıtlar yöntemi Danışan düşünce ve tutumlarının geçerliliğini bulmak için bir araştırma standart tekniği Başkaları referans gösterilerek, onların başına aynı durum gelse danışan nasıl değerlendirirdi, aynı durumu kendisinde nasıl farklı değerlendiriyoru farketmesi düşünce Danışana, olayları siyah ya da beyaz kategoriler halinde düşünmek yerine, ikisi arasında yer alan gri tonlarının da olduğunu göstermekSemantik yöntem Duygusal olarak daha az yüklü bir dili yerleştirmek atfetme Herhangi bir durumla ilgili, bireyin sadece kendisini ya da tam tersi başkalarını sorumlu görerek suçlaması yerine, yol açan tüm etkenleri göz önüne alarak hareket kabul etme Eleştiri karşısında kendini savunmaya çalışmak yerine, eleştirideki gerçeklik payını görüp, izleme Günlük olarak olumsuz otomatik düşüncelerin saldırı Toplum içinde utanılacak şeyler yapılarak sonucun değerlendirilmesi. BDT’de açığa çıkarma teknikleri Odağı Değiştirme Danışanın sürekli yakındığı konular yerine yaşamının diğer alanları ve o alanlardaki sorunları gündeme getirme. Dikine ok tekniği Eğer danışanın olumsuz düşüncesi doğruysa bunun onun için anlamı ne? sorusuyla olumsuz düşünce ortaya çıkarılmaya ki öyle tekniği Olabilecek en kötü şey ne? Bunun olma olasılığı ne? Eğer olursa buna dayanabilir mi? BDT’de rol playing oynama teknikleri Seslerin dışlaştırılması Danışan ve terapistin sırasıyla olumsuz ve olumlu düşünceleri fantezi tekniği Danışanın kötü hissetmesine neden olan en olumsuz sonuçları terapist seslendirir. Danışan bunları yanıtlar. Biliş ve duygu arasındaki bağın fark edilmesi, otomatik düşüncelerin izlenmesi, otomatik düşünceyi destekleyen ve desteklemeyen delillerin incelenmesi, işlevsel olmayan inançların daha işlevsel inançlarla yer değiştirilmesi, danışanın otomatik düşüncelerinin altında yatan temel inançların ya da şemaların belirlenmesi ve olumsuz olanların değiştirilmesi aşamalarından oluşan bilişsel davranışçı terapi yaklaşımının, depresyon, anksiyete, obsesif kompulsif bozukluk, kişilik bozuklukları gibi psikopatolojik durumlarla, stresle ilgili semptomlar, evlilik sorunlarının tedavisinde etkili olduğu pek çok çalışmada gösterilmiştir. Bilişsel Davranışçı Terapi BDT ile ilgili zihninizi meşgul eden soruları ve düşüncelerinizi yazının yorum kısmından bizimle paylaşabilirsiniz. İlk kez 20. Yüzyılın başlarında görülen deney ve gözleme dayanan bilimsel yöntem, psikoloji alanında davranışçı kuramla birleşmiştir. Davranışçılık, uzun bir zaman psikanalizin etkisi altında kalmış ve başlı başına bir alan çalışması şeklinde kendini gösterememiştir. 20. Yüzyılın ortalarına doğru bu etkiden biraz daha ayrılarak kendini göstermeye başlamış olup, modern bilimsel yöntem üzerinde önemli etkileri olmuştur. Ortaya çıktığı ve üzerine yapılan çalışmalar nedeniyle tüm dünyada farklı şekillerde çalışma prensipleriyle birleştirilmiş olup farklı şekillerde ele alınmıştır. Hem döneme önemli izler bırakan Nazizm ve Faşit ideoloji olsun, hem devamında ABD ve Sovyet Rusya’da da çalışmalar yapılmıştır. Davranışçılık üzerine yapılan çalışmalardan en önemlisini Pavlov gerçekleştirmiş, çalışmanın konusunu klasik koşullandırma üzerine oluşturmuş ve köpeklerin sindirim sistemini kullanarak bu çalışmayı tamamlamıştır Türkçapar M. Hakan, Sargın A. Emre; Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler Tarihçe ve Gelişim 3-5. Genel Olarak Bilişsel Davranışsal Terapi Klinik çalışmalarda ve deneysel davranışçı kurama gereken uyumun gösterilmemesi ve davranışçılığın açıklanamaması nedeniyle bilişsel model ortaya çıkmıştır. Bu hususta davranışçılığın etkisini azaltan en önemli etmenlerden biri hayvanların herhangi bir davranışı tekrar etmeksizin öğrenebildiklerinin görüntülenmesidir. Ancak davranışçı teoriye göre pekiştirme şartı öğrenmenin esas odağıdır. Tolman’ın yaptığı fare deneyi üzerine herhangi bir pekiştirme söz konusu olmaksızın labirentin içine bırakılmıştır ve labirentte gezinen farelerin gelişigüzel şekilde gezinmesiyle birlikte aynı zamanda da labirentin yapısına ilişkin bilişsel haritayı da zihinsel şekilde öğrenmektedirler Tolman 1948. Zaman içinde davranışçılığı arka planda bırakan bir diğer etmen de geçen zamanla birlikte hız kazanan bilimsel çalışmalardır. Bilişsel bakışın psikoloji alanında yer edinmesi ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilginin işlenme süreci de değişim göstermiştir. Bunun yanı sıra davranışçılık, 60’lı yıllarda psikoloji dünyası için arz ettiği önem 70’li yıllardan itibaren bu saygınlığını yitirmeye başlayarak bilişsel kuram üzerine yoğunlaşılmaya başlanmıştır. Bu alanda psikolog George Kelly’nin geliştirmiş olduğu kişisel yapılar kuramı, bilişsel yapıların öne çıkan nedenlerinden ötürü önem kazanmaktadır. Diğer insanlara ilişkin kuramlar ya da belirli öngörülere ilişkin geliştiren kuramlar, diğer insanlara uygulanarak kontrol edilmeye çalışılır ve zihnimizi doldurduğu söylenirdi. Kişisel tüm kuramlar yapılar sisteminin bir parçasını oluşturmakta kişinin belirli bir zamanda bu ikisi arasında bir yerde yer aldığını ifade ederdi Hjelle, 1992. Bilişsel Terapi 1960 yılında T. Beck tarafından temelleri atılarak ruh ve sinir sağlığı için önem arz eden bir çalışama alanı olan bilişsel terapi, bilimsellik kazanması ve kabul edilebilir olması için yapılan denemeler sonucunda kanıtlanması gerektiği için bu teknikle zaman içinde birçok çalışma yapılmıştır. Temel amacı ve kullanılış yapısı incelendiğinde bilişsel davranışçı tedaviye benzediği görülmektedir. Günümüze kadar farklı şekillerde gelişim ve değişim göstermiş olup problemlere uyarlanan Bilişsel Davranışçı Terapi, bugünkü haline geldiğinde revize edilmiş ve bilişsel sistemde terapist kişinin inanç ve düşüncesinde değişiklikler yapılması için çalışma alanı haline gelmiştir. Dil, din, ırk, cinsiyet, yaş, sosyoekonomik düzey ve gelir düzeyi gibi birçok kategorideki insana uyarlanmış ve sonuçlar vermiştir Judith S. Beck, Cognitive Behaviour Therapy Basics and Beyond. Bilişsel Davranışçı Terapi’nin tedavi olarak kullanılan ve etkin bir tedavi yöntemi olduğunu da ortaya koymuştur. Bilişsel açıdan bakıldığında da hastaların düşünce akışlarına yönelik duyguların eşlik ettiği saptanmıştır. Bunun yanı sıra bilişsel davranışçı terapi, sorun çözme becerileri üzerine yapılan çalışmalarda, sorun çözme yetisi odaklıdır. Kişinin yaşadığı durumu değerlendirme altına alırken duygu ve davranışlarda da değişiklikler yapacağına inanılmaktadır. Teröpatik çalışma bilişsel davranışçı terapi için elzem niteliktedir. Çünkü bir terapistin terapi sürecine başlaması için bilişsel iknanın olması gerektiği bilinmektedir ve bunun için de danışan ve terapistin uyumlarının da göz önünde bulundurulması gerekir. Terapötik ittifakın kurulmadığı bir hususta yapılan çalışma sonucunda elde edilen verilerin de sağlıklı veriler olduğunu söyleyebilmek zordur. Bu nedenle de işbirliği ve güven önem arz eden hususlardır Beck, Tedaviye Genel Bakış Danışanın rahat ifade edebildiği ve hissedebildiği durumlarda görüşmenin sonucu daha verimli olmaktadır. Gereken ittifakın sağlanarak verimli bir çalışma elde edebilmek, tedavi boyunca kararın tek yönlü izdüşüm içermemesi ve alınan kararlar sonrası dönütlerin sağlanması gereklidir. İletişim açısından değerlendirme yapıldığında yalnızca sözlü iletişimin olması yetersiz bir tanım olur. Danışanın jest, mimik, vücut hareketleriyle, diğer bir ifadeyle beden dilinden ne anlattığını anlamak ve bunlara da kendimizi ifade edebilecek şekilde karşılık vermek gerekir. Tedavinin genel amacı terapideki tüm süreci danışan açısından anlaşılabilir kılmaktır. Bu açıdan, terapi süreci boyunca danışanın süreçle ilgili edindiği bilginin öğretilenle tutarlı olması gerekir. Bu husustaki eksiklik ve belirsizlikler danışan açısından tedirginlik oluşturabilecek niteliktedir. Beck, Bilişsel davranışsal terapide danışana yüklenen ödevler de önemli bir yer tutmaktadır. Öncelikle ödevler belirsizlik içeren ve danışanın kafasında soru işaretleri yaratan noktalarda konunun danışan tarafından pekiştirilmesini ve konuya hakimiyetini sağlar. Bunun yanı sıra danışanın terapi seansına kadar hazılanmasını ve sürece olan hakimiyetinin artmasını da destekler. Ödevlerin konuyla olan uyumu danışanın olumsuz nitelikte düşüncelerinin önüne geçmekte ve aynı zamanda da konuyla ilgili daha detaylı bilgi olmasını da sağlar Beck, Bilişsel açıdan tekrar öğrenmeyi destekleyen bu davranış, danışan açısından konunun daha net şekilde anlaşılmasına ve benimsenmesine de sebebiyet verir. Davranışlar çalışmalar ve ödevlerin danışan üzerinde pekiştirme hususunda önemi büyüktür. Bilişşsel Davranışsal Teoride Temel İlkeler Bilişsel davranışsal teoride yapılan çalışmaları farklı başlıklar altında incelemek mümkündür. Bu kategorizasyonu yapmanın esas amacı, çalışmaların daha iyi yorumlanmasını ve anlaşılmasını sağlamaktır. Vaka Formülasyonu Klinik tablo uyarınca hazılanan çalışmalarda değişkenliğe tabi olan hususlar, terapinin sonuna kadar aktif şekilde kullanılıyor olması önemli hususlardan biridir. Bu formülasyon sayesinde niteliğe haiz olacak vaka formülasyonunda işlevi olacak husus psiko-eğitim ve terapidir. Bieling ve Kuyken 2003’a göre bu duurm kanıta dayanan çalışmalarda önemli bir yeri vardır. BDT’nin birçok teknikleri içerdiğini ve hastaların semptonlarında, o kişiye özgülenen kültürel ve gelişim açılarından bakmada yardımcı mahiyetinde etkisi olduğunu savunurlar. Kendal ve arkadaşları 1999, vakıa çalışmasında tüm bu teniklerin boğulmak üzere birinin oksijeni şeklinde tanımlarlar. Bilişsel davranışçı teori ve aynı zamanda da terapiyi teknik ifadelerle açıklayabilmek amacıyla mecazi anlatımdan faydalanarak açıklamalarda bulunmuşlardır. Kuyken ve arkadaşları 2008 da vaka formülasyonunun açıklanması amacıyla tıpkı bir klinik pusula niteliği taşıdığını söylerler. BDT’nin kapsadığı temel kavramların harita-pusula mecazı ile anlatıldığı ifadelerde, bilişsel davranışçı terapinin kılavuzu olan bir keşif eşliğinde kat edilen yol şeklinde ifade ederler. Terapi süreci de bir yolculuğa benzetilmekle birlikte, yolu yürümesi gereken kişinin de hasta olduğu benzetmesini sunarlar. Tüm bu süreçte terapist yürünecek yolu bir kılavuz gibi tarif eder ve bu zahmetli yolculukta kılavuzun gösterdiği yol haritası da tedavi sürecinde uygulayacağı tedavileri simgeler. Bu açıdan formülasyon, kişinin hastalığı şeklinde değil de kendisine odaklanmaktadır. Eğer ki durum böyle olmasaydı söz konusu her hastalık açısından bilişsel tablolar yeterli olacak ve klinik tanı, kişinin yaşadıklarından bağımsız bir şekilde sınırları ve kaynağı belli halde olurdu. Freeman ve Dattilio 1992, yalnızca terapist tiplemelerini değil, klinisyen terapist ve vaka formülasyonuna da ihtiyaç olacağını ifade etmişlerdir. Belirtmek gerekir ki, BDT uygulanmasında en çok ihmal edilen nokta üzerine çalışma yapılmış, hastayla işbirliği halinde geliştirilen ve aynı zamanda da problemin niçin devam ettiği hususunda tedavi göreni ikna edebilecek yetiye sahip olması gereken vaka formülasyonun varlığı elzemdir. Bu noktada belirtilmesi gereken en önemli nokta da hastaya bakılıp incelenerek dün ve bugün arasındaki bağlantının kuvvetli şekilde kurularak çevre faktörünün de göz önünde bulundurulması olur Görmez, 2016. Formülasyonun Temel Amacı BDT için koşulların uygun olduğu zamanlarda uygulanması gereken ilk işlem problem üzerinden formülasyonun gelişmesini sağlamaktır. Yeterli bilginin elde edilmesiyle birlikte davranış ve duygular arasında ilişki ve etkileşim ön plana çıkar. İyi bir formülasyona ulaşmak amacıyla gerekli ve önemli bilginin büyük bir hassasiyetle ayrılması gerekir. Kolayca anlaşılabilecek şekilde hazırlanması gereken formülasyon, danışanın kapasitesini de aşmamalıdır. Söz konusu problemi özetleyecek şekilde bir çalışma taslağı hazırlayıp rasyonel bir çalışmanın sağlanması gerekir. Terapötik müdahalenin odağı ve içeriği, vakanın formülasyonu tarafından belirlenerek tüm bilişsel terapi planlaması nihayetinde BDT uyarınca açıklanmasını içerecek şekilde ve fiziksel tepkilerin üzerinde çalışıldığı alana yönlenir Görmez, 2016. Bilişsel işlevin geçerliliği, aktif şekilde test edilecek davranışları ortaya çıkarmak için hazırlanır ve daha verimli düşünce şeklinin ön plana çıkmasında da yardımcı olarak düşünce yollarının gelişmesinde katkı sağlar. Bilişsel Davranışsal Teknikler 1. Sorgulama BDT’de sorgulamanın amacı, duygulardan hareketle düşüncelerin açığa çıkmasını sağlamakdır. Danışanın duygusal bağlamda bir değişiklik olduğu fark edildiği zaman kullanılır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken nokta soruların amaçla bağlantılı şekilde, merak eğilimini arttıracak şekilde yönlendiricilik içermesi gerekir. 2. Dıştan İçe İlerleme Temel inançları belirlemek suretiyle temel inançla bağlantılı olduğu düşünülen düşüncenin belirlendiği süreçte uygulanması mümkündür. Terapist, bu noktada danışanın otomatik düşüncesinin doğru olduğu yönünde varsayımda bulunarak bu düşüncenin onun için neyi ifade ettiğini sorar ve çalışma bu şekilde devam eder. Bu durumda dikkat edilmesi gereken nokta ise salt otomatik düşüncenin anlamını sormak, doğrudan doğruya bilgiye götürmesi beklenemez. 3. Düşünceleri Kaydetme Bu yöntemin amacı, otomatik düşüncelerinin ne şekilde ne hangi zamanda meydana geldiğine yönelik kazanmadır. Problem durumlarında ortaya çıkmakta ve birbiriyle ilintili varlıkların ortaya çıkmasında söz konusu olur. Böyle durumlarda terapist, danışana ev ödevi halinde çalışma sunar ve uygun süre içinde ortaya çıkan düşüncelerine yönelik geri dönüşler almak ister. Bu hususta dikkat edilmesi gereken nokta ise çok sık kaydedilmesidir. 4. Davranışsal Deneyler Davranışsal deneylerin esas amacı, hatalı bilişlerin değiştirilmek suretiyle elde edilmesidir. Hatalı bilişler, seçenekli davranışlarla birlikte esnetilmesi mümkün olan hallerde uygulama zamanı bulur. Danışana hatalı bilmesi nedeniyle uygun bir şekilde ödev verilerek gerçekleştirilir ve bu noktada önem arz eden husus ise danışanın üstesinden gelebildiği ödevlerin verilerek öncesinde de yeterli bilgilendirmenin yapılması gerekmektedir. 5. Aktivite Çizelgesi Yapma Herhangi bir nedenden ötürü danışanın motivasyonu düştüğünde danışana verilen görev nihayetinde günlük etkinlik çizelgesi yapmasına yardımcı olarak danışanlar açısından ortaya çıkan depresif semptonlar belirdiğinde veya herhangi bir zaman ihtiyaç duyulduğunda yapılır. Öncelikle danışanın günlük aktivitelerini kayıt altına alması gerekir. Bunun yanı sıra terapistle birlikte daha da işlevsel nitelik kazanabilecek düzenlemelerin de planı yapılarak oluşturulur. Aktivite çizelgesi yaparken dikkat edilmesi gereken nokta danışanın faydalı sayılabilecek aktiviteleri yapması ve yapmaktan imtina etmeyeceği etkinlikleri gerçekleştirmesi gerekir. 6. Aşamalı Görevler Oluşturma Aşamalı görev oluşturmanın esas amacı, danışanın yapacağı işleri bölümlere ayırarak bu görevleri daha yapılabilir ve ulaşılabilir hale getirmektir. Danışanın gerçekleştireceği her nevi görev veya işi danışan tarafından zor, imkansız veya sıkıcı olarak algılamaya başladığında yapılmaya başlanır. Planlanan herhangi bir iş ya da görev danışanca zor algılanmaya başladığında gerçekleştirilir ve bunula ilgili hedefe ulaşma amacıyla ayrı ayrı odak noktaları oluşturulur. Bu konuda dikkat edilmesi gerekli husus ise, hedefe ulaşmak için ortaya konan basamakları, ilk aşamadan başlayarak diğerlerine nazaran daha ulaşılabilir ve gerçekleştirilebilir kılmaktır. 7. Atılanlık Eğitimi Atılganlık eğitiminin esas amacı, danışanın diğer kişilerin sosyal ve kişisel sınırlarını ihlal etmeksizin kendi haklarını savunucu ve yapıcı şekilde koruyabilmesine yönelik becerilerini öğretmek ve bu doğrultuda davranışlarını geliştirmeyi sağlamaktır. Psikolojik danışma süreci boyunca danışanının eylemlerini daha uygulanabilir hale getirme amacı taşır. Atılganlık eğitiminin uygulama şekli ise, girişken davranışın sınırları ve yararları hususunda bilgilendirme yapılarak basamaklı bir şekilde örnek olayla birlikte nasıl gerçekleştirilebileceğini ortaya koymaktır. Bu hususta dikkat edilmesi gereken nokta ise, danışanın kendi başına küçük adımlar atabileceği kendi başına üstesinden gelebileceği noktalarda yönlendirici ve bilgilendirici olunmasıdır. Danışanın gerçekleştirdiği hareketlerde terapistin yönlendirmeleriyle birlikte gönüllülük esastır. 8. Problem Çözme Problemin netleştirilerek danışanın çalışmak istediği diğer seçeneklere tepkisinin neler olacağını işlevsel olmadığı noktasında bulguları değerlendirmek ve bu konular üzerine yoğunlaşmayı amaçlayan problem çözme, yalnızca belli bir safhada sınırlı olmayıp, psikolojik açıdan danışma süreci ve aynı zamanda da geçiş evrelerinde uygulanabilmesi mümkündür. Problem yaşadığı zamanlarda danışana neler düşündüğü ve bunları aşmak amacıyla neler denediği sorulur ve bu sorunları çözmesi için farklı alternatifler önerilir. Danışanın üzerinde çalışmayı dilediği konular net bir şekilde belirlenerek bu alanlar üzerine yoğunlaşılması gerekir. 9. Zihinde Canlandırma Düşünceleri hayal kurma yoluyla ortaya çıkarmaya yarayan zihinsel canlandırma terapistin, danışanın düşüncelerinin neler olduğunu belirleme konusunda zorlandığı zamanlarda uygulanır. Sorun yaşanılan durumlara ilişkin olarak duyguların harekete geçirileceği zamanlarda ortaya konan duyguları gözlemleyip olayla ilişkilendirilir. Terapi Seansları ve Bilişsel Kavramlaştırma Terapi seansları, BDT’de bilişsel kavramlaştırma ve formülasyon sürecini ifade eder. Formülasyon, danışanın problemini kendini ifade edebileceği ve problemi anlayacağı şekilde net bir ifadeye dönüştürülmesidir. Danışanın teşhisi, tespit ettiği sorunlar ve aynı zamanda da bu sorunlarla nasıl başa çıkabileceği, beklentileri gibi durumlar yönelik teşhisler konur Beck, Danışanla terapi sürecinin başlamasıyla beraber terapistin güncellenen farklı teoremlerinin olması önem arz eder. 1. Değerlendirme Seansı Doğru formülasyonun sağlanmaması halinde tanı ve tedavi protokolü de yanıltıcı olacağı için ilk olarak değerlendirmenin doğru olması gerekir ki doğru formülasyon elde edilebilsin. Genel olarak değerlendirme seansı incelendiğinde şunlardan oluştuğu görülür Kavramsallaştırma, terapötik birliğin sağlanması, seans zamanlarının tespit edilmesi, tedavi için danışanın gereken motivasyon ve adaptasyonun sağlanması, sorunun tespit edilerek hedefin belirlenmesi bu doğrultuda geri bildirimin sağlanması Beck, Danışan önceden bir terapi almışsa, bunların raporları talep edilebilir. Terapiye başlamadan önce danışanla ilgili bilgi sahibi olunmaya başlarken, danışan tarafından ifade edilen şikayetler, tetikleyicilerin neler olduğunun tespiti, başa çıkmada kullanılan stratejilerin belirlenmesi ve kişinin psikiyatrik geçmişi hakkında bilgi edinmek büyük önem arz eder. 2. İlk Terapi Seansı ve Yapısı İlk terapi seansına başlamadan önce değerlendirme yapılırken elde edilen bilgilere bakılması gerekir. Bu bilgiler doğrultusunda tedavi protokolü hazırlanır ve danışanın tedavi süresince seans aralıkları da bu şekilde belirlenir. Gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra danışan için hedefler oluşturularak bu doğrultuda gündem belirlenir ve bu sayede de danışan belirli bir programı takip edeceğini bildiği için kendini daha rahat hisseder. Bu nedenle seanslardan sonra danışana neler öğrendiği ve kendini nasıl hissettiğine yönelik yöneltilen sorularla güncellemeler yapılır. Bunun yanı sıra seansın sonunda verilen ödevler de danışan için gereklidir, ancak bu ödevler danışanın yapabileceği düzeyde ayarlanması gerekir ki başarısızlığın yaşanmaması önemlidir Beck, Ödevlerin devamında yapılan geri bildirimler terapinin ne doğrultuda devam edeceğini göstereceği için her seans sonunda verilen ödevler danışan için önem taşır. 3. Davranışsal Aktivasyon Birçok hastalıkta ve özellikle de depresyon hastalarında olmak üzere önemli bir yer tutan davranışsal aktivasyon, hasta tarafından azalan zevk kaybı ve ilgiyi toplama amacı taşır. Sürekli televizyon izleme veya yataktan çıkmama isteği en bilinen örnekler olmakla birlikte, bu kişilerin içindeki bulundukları durumu değiştirebileceklerine dair kendilerine cesaretleri ve güvenleri yoktur. Bu kişilerin durumu değiştirebileceklerine dair cesaretlendirerek bu yönde çaba göstermesi sağlanır. Böylelikle kişiler inanç ve düşüncelerini bir nebze daha kontrol altında tutarak duygularını daha iyi biçimde ifade edebileceklerdir Beck, Davranış aktivastonunun olmadığı durumda danışanın yetkinliğinin azalması ve keyifsizliğin artması nedeniyle işlevsiz düşünce ve duygusal sorunlar ortaya çıktığı için danışanın motivasyonun sağlanması terapi için önemlidir. 4. Seans ve Devamı Genel olarak 2. seans ve devamındaki seansların biçim ve yapısı birbiriyle aynıdır. Seansı yapısı, gündeminin belirlenmesi, güncelleme yapılması, ödev kontrolünün sağlanması geribildirim ve özetten oluşur. Birinci seansın ardından danışanla yakınlığın yeniden kurulması, terapilerin daha verimli olması açısından önem taşır. Terapiler arasında geçen zamandan sonra danışan tarafından söylenen verilerin kontrolü de sağlanmalıdır Beck, Danışanla birlikte ortaklaşa karar verilerek gündem oluşturulması gerekir ki verimli bir bilişsel davranışsal terapi için önemi büyüktür. Bunun yanı sıra her terapi bir önceki terapide neler olup bittiği de görüşülmesi gerekir. Anlatılanlar üzerinden olumlu yönlerin üzerinde durularak gereken motivasyon sağlanmalıdır. 5. Terapi Seansını Yapılandırmayla İlgili Sorunlar Ortaya çıkan sorunlar ekseriyetle yapılandırma seanslarında görülür. Söz konusu ortaya çıkan sorunlara bakıldığında ilk neden terapistin bilişleri olabilmektedir. Terapistin tecrübesi olması ya da ortlama bilişsel davranışçı terapi prosedürü doğrultusunda çalışıyor da olabilir. Bunun yanı sıra hastanın sözünü kesmek de danışanın dikkatini dağıttığı ve terapinin verimli geçmesini engelleyecek düzeyde olması da görülen bir diğer sorundur. Hastayla iletişim kurmada yaşanan sorunlar ve hastanın tedaviye olan bakış açısı, tedaviye çarpık bir düşünceyle yaklaşımda bulunması da görülen diğer sorunlardandır. Tedavi görenin terapideki isteksizliği de söz konusu olabilir Beck, 6. Otomatik Düşüncelerin Belirlemesi Bilişsel model uyarınca, bir kişinin olaya karşı yaklaşımı ve olaya ilişkin dönütleri ve aynı zamanda olaya ilişkin edindiği tecrübeler, olaya ilişkin yaşadığı duygular karşısında illiyet bağı içinde ihtiva eder. Olaya özgü biçimde ortaya çıkan otomatik düşünceler, genellikle düşüncelerimizin farkında olmadığımızda ortaya çıkar ve kişide bıraktığı duygu da ön plana çıkarak kendini gösterir. Otomatik düşünce danışan tarafından algılanmış olsa dahi kişide oluşturduğu izlenim neticesinde sorgulanmadan kabul edilecektir Beck, 7. Duyguların Belirlenmesi Esas itibariyle yaşamımızda ve terapi seansında büyük bir öneme sahip olan duygular, olumsuzluk içerdiği hallerde kişinin amaca ulaşmasını engeller. Danışanların duygularından kaçtığını tespit edebilmek ve bu hususta müdahale etmek önem arz eder. Bu açıdan, terapistin, danışana destek olması ve duygularıyla yüzleşmesi için yardımcı olması gerekir. Kimi zamanlarda danışanlar birtakım duyguları tanımlamakta ve adlandırmakta zorluk çekebilirler. Daha ötesi, çarpık düşünce biçimine sahip kişilerin duygularını ifade etmede zorlandıkları da görülür. Bunun yanı sıra çarpık düşünme şekli değerlendirilerek hastaya düşünceleri sorgulanması suretiyle düşüncelerini sorgularayak tanımlayamadığı düşüncelerini adlandırmasına yardımcı olunur. Sorgulama bilincine sahip olan hastalar zaman içinde ne tür duygular hissettiğini anlayıp ifade edebilecek hale gelirler. 8. Otomatik Düşüncelerin Değerlendirilmesi Danışanlarda görülen düşünce çoğunlukla normal insanlarda görülenden daha fazla olmasından kaynaklanan bir farklılık görülmektedir ki tedavi görenler, düşüncelerini olduğu gibi kabul ederler. Bu nedenledir ki düşüncelerini terapistin öngörmeye çalışması önem taşır. Terapi esnasında da birçok düşünceye sahip olan hastalar bu düşüncelerini farklı şekillerde ortaya çıkararak terapiste yansıtır. Bu esnada yargı içeren herhangi bir düşüncenin hastaya yansıtılmaması gerekir. Zıt düşünceler ve ifadeler taşıyan cümlelerle hasta düşünmeye ve farklı fikirleri kabul etmeye teşvik edilebilir. Bu doğrultuda aktarılan veriler hasta için olumsuzluğa yol açıyorsa bu durumun gerçekçi verilerle desteklenerek açıklanması gerekir Beck, Bunun yanı sıra hastadaki durum kontrol altında tutularak terapistin teröpatik yaklaşımda bulunması ise terapinin ilerlemesi için gereklidir. 9. Otomatik Düşünceleri Yanıtlama Terapi esnasında hastaların otomatik düşünceleri kayıt altına alınarak tespit edilebilir. Düşüncelerin yakalanması ve değerlendirilmesinin nasıl yapılacağı konusunda hastanın bilgilendirilmesi sağlanmalıdır. Böylelikle zaman içinde hastanın otomatik düşünceyi yakalayarak düşünce ve duyguları değerlendirme konusunda önemli yollar kat ettiği görülür. Bununla birlikte bu duygu ve düşüncelerin makul şekilde değerlendirme ve objektif şekilde yanıtlanması için hastayla beraber çalışılması gerekir. 10. Ara İnançları Belirleme Ve Değiştirme Ara inançlar tutum, kural ve varsayımlardan oluşur. Hastanın terapide ortaya çıkardığı hususlar kavramsallaştırılarak ortaya konmalıdır ve özellikle de hastanın geçmiş yaşamında edindiği tecrübeler ve hastanın zihninde yer edinen olaylar değerlendirilerek ortaya konmalıdır. Çünkü ara inançları belirlerken bu hususlar üzerinde çalışılmaya başlanırsa terapi için o kadar faydalı olacaktır Beck, BDT ve Tedavi Şekli Bilişsel-davranışçı terapiler her yaştan insan için çalışılmaya uygun olmakla birlikte birebir ya da grup halinde çalışmaya da elverişlidir. Bu terapiyle birlikte bireylerin davranışlarındaki olumlu tutumların artması ve sosyal becerilerinin yükselmesi hedeflenir. Bilişsel-davranışçı terapi teknikleri terapist ve danışan için uygulama becerisi gerektirmektedir. Bilişsel tedavi şekline bakıldığında üç başlık altında incelemek mümkündür. Anksiyetiyi azaltan terapi çalışmalarında en önemli tekniklerden biri gevşeme eğitimidir. Terapötik bir araç olarak kullanılmakla birlikte kaygı bozukluğunu büyük oranda azalttığı görülmektedir. Terapide başlı başına kullanılabilmekle birlikte diğer bilişsel-davranışsal tekniklerle birlikte de kullanılabilir. Aynı zamanda da bireysel veya grup şeklinde çalışılabilmesi de mümkündür. Terapinin odak noktası kasları gevşetmeye dayalıdır ve bu şekilde kaygı bozukluğu da giderilebilecektir. Gerçekleştirilen gevşeme egzersizleriyle birlike sinir sisteminin işlevselliği de ön planda olacaktır ve kendini fizyolojik, bilişsel ve davranışsal olarak ortaya koyacaktır Demiralp, Oflaz, Bilişsel-Davranışçı terapi teknikleri ve psikiyatri hemşireliği uygulaması, 2007. Bilişsel tedavinin ikinci başlığı olarak duygu ve düşünceleri izleme yöntemi olduğu söylenebilir. Danışanların işlevsiz düşünce ve uyum içinde olmayan davranışlar göstermesine neden olan durumların tanımlanmasıyla ortaya çıkar. Danışanlar için ilk husus, kendi duygu ve düşüncelerini izleme noktasında olmaktadır ki danışanlar bunu gerçekleştirirken işlevsiz düşünceleri için günlük kayıt formu kullanabilir ve terapiler boyunca duygu ve düşüncelerini daha rahat şekilde anlayıp ifade edebilirler. İlk olarak hastalar için durum hakkında bilgilendirici ve açıklayıcı ifadelere yer verilebilir. Ardından somut olaya ilişkin duygu ve duyguların yoğunluğu kayıt altına alınır. Ayrıca duruma ilişkin cevaplar ve otomatik düşüncelere dair açıklamalar da kayıt altına alınır. Bir sonraki aşamada ise danışanın daha somut cevaplar verebilmesi için terapist tarafından cesaretlendirilerek tedavinin olumlu yönde ilerlemesi sağlanır. Bilişsel açıdan çarpıtma yapan hastalar, genellikle bütün veri kaynaklarına eşit şekilde ağırlık vererek kendi düşüncelerini destekleyen düşünce dışındaki diğer düşünceleri önemsemezler. Bu nedenle, bu hastaların yaşamlarına ilişkin sorular sorarak söz konusu yanlış düşünce eğilimlerini ortaya çıkarmak gerekir. Böylece düşünceler arasında seçenekleri sorgulatarak hastaya kendine en uygun düşünceyi bulması konusunda yardımcı olunur. Bunu yaparken hastaların olayları değerlendirme ve davranışlarını algılamalarını da değiştirip yeniden ele almak gerekir ki hastanın problemi çözmede yaşadığı sorunlar ortadan kaldırılarak hastanın düşünce ve inanışlarıyla ilgili denge sağlanır. KAYNAKÇA Beck JS. Bilişsel Terapi Temel İlkeler ve Ötesi. N Hisli Şahin çev., F Balkaya, A İlden Koçkar çev. eds., Ankara, Türk Psikologlar Derneği Yayınları, 2001. Bieling PJ, Kuyken W 2003 Is cognitive case formulation science or science fiction? Clinical Psychology Science and Practice 10 1 52-69. Cüceloğlu D. 1994, İnsan ve davranışı. 4. Baskı. Remzi Kitabevi. İstanbul. Demiralp Meral, Oflaz Fahriye, Bilişsel-Davranışçı Terapi Teknikleri ve Psikiyatri Hemşireliği Uygulaması Anadolu Psikiyatri Dergisi 2007; 8132-139. Freeman AM, Dattilio FM 1992 Comprehensive Casebook of Cognitive Therapy. Springer Science & Business Media. Görmez Vahdet, Bilişsel Davranışçı Terapide Temel Kavramlar Bir Teknisyen Olarak Terapistin Malzeme Çantasına Genel Bakış, 2016. Hjelle LA, Ziegler D. 1992. Personality theories, basic assumptions. Research and applications. New York. Mc-Graw Hill-Inc. Kendall PC, Chu B, Gifford A, Hayes C, Nauta M 1999 Breathing life into a manual Flexibility and creativity with manual-based treatments. Cognitive and Behavioral Practice 52177-198. Türkçapar H, 2008. Bilişsel terapi temel ilkeler ve uygulama, Baskı, Ankara. HYB yayıncılık Türkçapar M. Hakan, Sargın A. Emre, Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler Tarihçe ve Gelişim, 2011. Watson JB, Rayner R, 1920. Conditioned Emotional Reactions. Jornal of Experimental psychology 3 1, 1-14. Bilişsel Davranışçı Terapi BDT Nedir? Bilişsel Davranışçı Terapi BDT psikolojinin bir bilim olarak gelişimi ile gittikçe yaygınlaşan ve çok sayıda bilim insanının ve psikoterapistin kabulünü almış bir terapi çeşididir. Bilişsel terapi ve davranışçı terapinin birleşiminden oluşan bu terapi yöntemi, bireyin fonksiyonel olmayan düşüncelerine ve davranışlarına odaklanıp bunları değiştirmeyi hedef alır. Bilişsel Davranışçı Terapi BDT Ne İşe Yarar? Bilişsel Davranışçı Terapi BDT kişinin fayda sağlamayan düşüncelerini alternatif ve sağlıklı düşünceler ile değiştirirken davranışlarının yeni ve daha olumlu olan düşüncelerine uyumlu yönde değişmesini sağlamayı hedefler. Bilişsel Davranışçı Terapi BDT Hangi Bozukluklarda Kullanılır? • Anksiyete bozuklukları • Panik atak • Depresyon • Obsesif kompulsif bozukluk • Tik bozuklukları • Yeme bozuklukları • Obezite • Travma sonrası stres bozukluğu • Şizofreni • Bipolar bozukluk • Cinsel işlev bozuklukları • Aile terapileri • Alkol-madde bağımlılığı • Sigara bağımlılığı • Uyku bozuklukları • Öfke kontrol bozukluğu Bilişsel Davranışçı Terapi BDT Kaç Seans Sürer? Bilişsel Davranışçı Terapi BDT ortalama 8-10 seans sürmekle beraber danışana göre farklılık gösterebilmektedir. Ancak, Bilişsel Davranışçı Terapi BDT yapılandırılmış bir yöntem olduğu için bu ortalama çok değişmemektedir. Bilişsel Davranışçı Terapi BDT Online Uygulanabilir Mi? Bilişsel Davranışçı Terapi uzmanlarımız tarafından online/çevrimiçi olarak verilebilmektedir. Nitelikli terapi hizmetini, uzman kadromuzdan dilediğinizden yerde alabilirsiniz. Tam kapsamlı bir değerlendirmeyle online platformda da verimli sonuçlar alınmaktadır. Bilişsel Davranışçı Terapi BDT Hizmetini Neden Papillon Akademiden Almalıyım? Papillon Akademi alanında uzman ruh sağlığı profesyonellerinin koordineli çalıştığı bir Psikolojik Danışmanlık Merkezidir. Psikiyatrist, psikolog ve uzman terapistlerimiz, terapi için gelen danışanla ilk olarak ön görüşme yapar ve hastayı bilgilendirir. Devamındaki süreçte de bu koordinasyon devam eder. Danışanın gelişimi takip edilir ve belirlenen terapi hedefine ulaşılır. Ankara Papillon Akademi psikiyatri ve psikolojik danışmanlık merkezi uzmanlarımız hakkında detaylı bilgi ve randevu almak için aşağıdaki butonları tıklayabilirsiniz.

bilişsel davranışçı terapi teknikleri nelerdir