Ayettede anlaşıldığı gibi Allahu Teala, Zulkarneyn As a yerde ve gökte görevlerini sürdürebilmesi için SEBEB vasıtasını vermiştir. (Allahtan geldik, Allaha döneceğiz) süreci gereği yaratılan tüm varlıların kıyameti kopar ve yaratılanlar tekrar Ama haline döner bu hal sonsuzdur. Bir Arab'ın, Arap olmayana
SonFicar savaşı ile Peygamber (sav)'in Mekke'lileri İslâm'a davet etmeye başladığı 610 yılı arasında yirmi küsur yıl vardır. Buna göre ilk müslümanlardan oîan Zübeyr (R.a)'in bu tarihte, yirmi yaşından büyük olması gerekir. Zübeyr'in babası ölünce, amcası Nevfel onun velayetini üstlenmişti.
SûreSeçiniz Ömer Çelik Diyanet Vakfı Diyanet İşleri (Eski) Diyanet İşleri (Yeni) Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Meali (Orjinal) Hasan Basri Çantay Hayrat Neşriyat Ali Fikri Yavuz Ömer Nasuhi Bilmen Ümit Şimşek Yusuf Ali (English) Karşılaştır A'râf Sûresi 1: Elif, lâm, mîm, sâd.
Sebesuresinin 7. ayeti Nur bedene geçişi işaret ediyor “Eftera alellahi keziben em bihı cinneh belillezıne la yü'minune bil ahırati fil azabi ved dalalil beıyd” Sebe-8 “(buna) inanmayanlar Allaha iftira edip uyduruyor derler. O kimseler inanmazlar bu delilik derler. Onlar için (ilimden) uzak bir delalet ve azap vardır” Sebe-8
İnsanoğlununbaşına bin bir musibet gelir ve bu musibet durumunda yapılması gereken dualar vardır. Rasululah sallallahu aleyhi vessellem “Dua mü’minin silahıdır” buyurmuştur.
92Ved. Error 522 Ray ID 7383f34bcb7fb960 • 2022-08-09 223325 UTC AmsterdamCloudflare Working Error What happened? The initial connection between Cloudflare's network and the origin web server timed out. As a result, the web page can not be displayed. What can I do? If you're a visitor of this website Please try again in a few minutes. If you're the owner of this website Contact your hosting provider letting them know your web server is not completing requests. An Error 522 means that the request was able to connect to your web server, but that the request didn't finish. The most likely cause is that something on your server is hogging resources. Additional troubleshooting information here. Cloudflare Ray ID 7383f34bcb7fb960 • Your IP • Performance & security by Cloudflare
Büyük tufanı gördüm Erhan şahin yazdı 4. 3 Ama pirim sonradan gördüğümü size de yazdığım bu afetler celal denizinde oluyor. Ve orası kasırga fırtınaya döndü mü bir karar veriliyor… Bu sefer yüksekti, çok yüksek dalgaları, okyanusta fırtına kasırga çıktığını düşünün. Her yer sakin sessizken, celal denizi bağırtıdan homurtudan çıkarttığı sesleri tarif etmem mümkün değil pirim. Karar verildi, hükmü kesildi bir yerlerin. Allah bilir her şeyin en doğrusunu. İşte birşey olacağını sezen, gören kimseler, buradan yürüyor pirim. Daha çok ekmek yememiz lazım ki okuyabilelim… Nerde ne oluyor, ne anlama geliyor. Bu kıtlık mı, savaş mı, kan akması mı deprem mi, tusunami mi, yangın mı. Istıraplar mı, inleyen bir gurup mu, nedir anlayamıyorum. Görünce öyle oraları hemen kaçıp kurtulma paniği başlıyor, dalgalar yutarsa diye, korkudan değil pirim, gücümün yetmemesinden endişem. Okuyamıyorum nerde ne olacak pirim, zatlar anlıyor, alıyor tertibini. Olan olduktan sonra anaaa diyorum. Oradan anlıyorlar pirim bu Marifetullah sırrı. Karar veriliyor, nerde ne olacaksa o bölgedeki zatlar olaya el koyuyor. Celal celal diyorlar ya pirim, celale düşmüş felan… Okudukça gülesim geliyor, ahh koca pirim ahh. Ne zor işler bunlar… Zikirdeyim… Nur dağındayım.. Zikirdeyim Arafat’tayım… Zikirdeyim Kudüs’teyim.. Zikirdeyim Medine’deyim.. Zikirdeyim kumların içindeyim, Zikirdeyim göklerdeyim, Zikirdeyim…… Zikirdeyim sizin yanınızdayım… Zikirdeyim ders alıyorum bir yerden, Zikirdeyim Arapça okuyup konuşuyorum, Gökler, gök katları, melekut alemi, berzah, dergahlar… Yazarım pirim sayfalarca yazarım. Uzayda hayat var mı, kristal gezegenleri, evime gelen ….başlıklı dervişleri. Hırka giymemi, sarığımın değişmesini, toplantıları, zikir meclislerini, Şam’ı, Kudüs’ü, kutupları, kuzeyi güneyi, sırlar ordusunu, ricaül gaybı, ks Abdulkadir geylaniyi, Yer altını, gezegenlerin içlerini, katmanlarını… Yazarım pirim. Rabbim izin verirse sayfalar dolusu yazabilirim.. En az 4 – 5 kere sizde eridim 1 – 2 sini size yazdım,…küçük …büyük tevhid yaşadım. Yeşil, sarı, yeşil, beyaz nurlarda eridim, siyah nurda bir şeyler oldu.. Ha bunlar çok önemli mi, herkesin bilmesi gerekli mi tabi ki hayır… Verdiğiniz Üç büyük desturla ilerliyoruz. Rabbim izin verdiği sürece.. Üç büyük destur, hayatın anlamı, bu yolun direği… Ha bunlar iyileri güzelleri, bunları görmeden ne yaşandı neler korkuttu, nerelerde hatalar yapıldı, kimin dayanma gücü sınırı nereye kadar, kim delirir, kimler gelir, neler yapar kim nasıl dayanır, zor işler pirim çok zor. Şeyma’yı hatırlarsınız, tevhid olmuştu kız, nurlar içinde namaz kılıyordu. Af edersiniz altına kaçırıyordu kız sürekli, size de bana da yazdı, ha buraya da yazdı çizdi tabi ki azarlandı, sen ne biliyorsun a getirildi bilmeyen boş boş yorum yaptı, her zamanki gibi. Kolay işler değil, buralarda sallayanların yazdığı gibi de değil oraları. Bir şeyi ısrarla birileri söylüyorsa az susmak lazım.. Izdırapları anlatırım, nerde neler yapıldı…. Er meydanı adı üstünde, milyon katlı bir gökdelenin 1. Basamağına çıkamadık hala düşüyoruz, bir çık bir düş.. Herkes imtihan felan yok, kimse ben nerelerden geçtim yok, hopp hazır hemen melekler, peygamberler seni bekliyorlar. Geç hemen başa, hemen bir eş bul, nikah kıydır, imam ol. Hop başla hükmetmeye…. Edersin edersin kendine hükmedemeğin bir diyarda hükmedersin.. Pirim şimdi size ihtiyacımın olduğu ilk konu bölünme… Geçen anlattınız, biraz yoğunduk, yarım kaldı. Her şey tam, bölünen her şeyde tam. Güneş gibi örnek verirsek, güneş bir tam, ışınları ondan birer parça onlarda tam.. Ruhlar nasıl bölünüyor pirim, bunu biz isteğimizle mi yapıyoruz nasıl oluyor. Medine’de saadette, efendimizin bir parçası hep orda gelenleri karşılıyor, hep gülüyor. Yüzünde tebessüm, nerde kaldınız der gibi, neler var neler yaşatıyor rabbim. İşte mahrum kalmasın kimse ne güzellikler var, yırtındığımız yer çok ayrı, oralarda tanıdık birileri denk gelse de boynuna atlasam sarılsam diye dört gözle bakıyorum her yere. Bu yolda kıskançlık olmaz, kıskançlık fesatlık edene de bu yol açılmaz. Birbirini gören tasdikleyen kategoride olamadık, kaç senedir. Bağırmaktan da sesimiz kısıldı… Size dayanamıyorum, çok üzülüyorum, hasta oluyorsunuz, sürekli düşünmekten, polemik yaratmıyorum, okuyup üzülmeyin diye yoksa… Kimseye kulak asmayın, kimsenin lafına bakmayın, kendinizi parlatın. Hazine sizsiniz dedikçe de celalde oluyoruz, asabi oluyoruz, çok enteresanlar.. hakikaten umurumuzda olmasa bizden rahatı olmaz ama size öğrenci olduk.. Saat… Zikirdeyim…belirtiler başladı, Evet pirim bu belirtileri yazmadım yazmayacağım da. Tayy yaparken belirti ayrı, zamanda yolculukta belirti ayrı, zikrullah halkasına girdiğinizde çok ayrı, artık anlıyorum neyin olacağını pirim. Anlık gidişlerde çok ayrı, ruhani kısım öne çıktıkça, beden ona ayak uyduruyor, çok belli, besbelli şeyler oluyor vücutta. Burada yazdığım pek çok şeyi ne tarikatlarda şeyhler ne uydurma dergahlarda pirler anlatıyor. Neden bazı konuları detaylı yazıyorum pirim, herşeye kanmasınlar yemesinler diye. Hisler, ilhamlar açılır, kulaklar hassaslaşır, gözlere bir şey olur. Ha yazar yazan, ne yazar oradan da belli olur okuruz.. Önceki gidişlerim biraz uzundu pirim, önce koridordan, bazen solucanlardan, bazen de yazmadığım, gidenlerin yazmasını beklediğimiz yerlerden devam edip sonra düşüyordum gideceğim yere. Eksik yazdığımız yerlere de düşenleri gördük, beraber… Hızlandım pirim, tarif edilemeyecek kadar, daha önce yazdıklarım giderken sağı solu seyrederken olanlardan bazılarıydı. Şimdilerde gözünü kapat, az bekle… Aç, ordayım pirim. Çok hızlıyım. Hepsi bir alıştırmaymış demek ki… Ses ışık oradaki hıza yetişemez bambaşka bir sürat bu pirim.. Ravzadayım, yeşil kubbe karşımda, ferahlıyorum orda. Çok ayrı bir duygu bu. İlerleyip geçiyorum. Yürüme su üstünde gider gibi, ağırlığınız yok pirim, yere basmıyor gibi, sanki parmak uçlarımda süzülüyorum çok garip çok güzel. Yerçekimsiz hayalet gibi, vırt orda cırt burada. Sıkılıyorum dünyada pirim, ve insanlar beni çok yoruyor, beynimi enerjimi emip tüketiyorlar. Bunu da ilerleyen zamanlarda anladım, ilk çok hata yaptım, anlatıyorum anlamıyorlar. Nasıl diyorum nasıl anlamazsın. Evet anlamıyor pirim, beyninle beraber ruhun da düşünmeye ve sana yol göstermeye başlıyor artık. Yalnızken, uzlette benden mutlusu olamaz. Suud kralı benim kadar zengin, benim kadar huzurlu değildir. Seyri sülükte tek kalmaya çabalamanın, anlamı ,bence sakinlik ve kocaman bir huzur.. Efendimize geriden bakıyorum, hep gerilerden bakıyorum, daha yanına gidecek kadar temiz ve hazır hissetmiyorum kendimi, göz göze geldik çokça, yanıma da geldi…. Yanımdan da geçti…….ay gibi parlıyor efendimiz….saçları ….başı kapalı çoğu zaman, pirim ne tarafa bakarsa baksın sanki 100 tane gözü varmış gibi, herkesin gözüne bakıyor döndüğü tarafta, yani herkes kendine bakılmış gibi hissediyor. Çok değişik bir ruh haliyle gidip dönüyorum orda.. Daha uzakta olsa da dibimde gibi , pirim oralarda uzaklık kavramı da yok. Kâbe’den Arafat’ı görebiliyorsunuz. Tepede toplananları, dua edenleri, gelenleri. Net, bir de flu gözükenler var. pirim, mum ışığı gibi titrek, herhalde benden kaynaklanıyordur görmede… Uzaktaki birinin suratını tarif edebilecek gibi görüyorsunuz. Pirim bir de birşey dikkatimi çekti, ruhaniyatta herkes çok heybetli, efendimizin nöbetçileri var, yazmıycam bunu detaylı, şeytan cin ıvır zıvır semtine uğrayamaz oraların. elini kaldıracan imam olacan oralarda imamlık yapacan tövbe estağfirullah… Şeytanın olduğu yerde kaos bitmez, kavga zırıltı bitmez. Cenabı Allah’ta gözde yerlerini korur gözetir, gözde sevdiklerini koruduğu gibi.. Geçen gece sesiniz geldi yine zikirdeyken, yorgunluktan yarı uyur bir şeyler yapmaya çalışıyordum, gene kızıyordunuz bana birşey anlattınız, önce fırça yedik sonra, yavaş yavaş tatlı tatlı anlatıyordunuz, Vallahi tallahi yorgunluktan unuttum ne dediniz.. Kesin birşey yapmışımdır dedim yine, eğildim az başımı koyuyum diye, secdede alnım yerde uyumuşum.. Neyse soruma geleyim pirim, Şimdi pirim, Kâbe’de önümdeki birinin birden …e bölünüp her bir tarafa ayrı ayrı gittiğine diyim denk geldim, çok açık yazamıyorum, başka yerde birinin de bişey yaparken birden vücuduna birilerinin girdiğini gördüm, nasıl ve ne şekilde olduğunu açık yazmıycam pirim, merkez vücut mudur, yani her biri mutlaka vucuda dönmek zorunda mı. Bu her zaman gördüğüm bişey değil, 2 – 3 kere denk geldi. Başım ağrıyor düşünmekten pirim… Şimdi hepsinin ayrı aklı fikri kabiliyeti var, birbirlerinden haberleri var mıdır. Kolay soruyum, çocuğa anlatır gibi anlatın lütfen, akıl işi değil bunlar. Kaça nasıl ne şekilde bölünebiliyoruz. İsteğimizle mi oluyor, yoksa zaten birden çokuz birliyor muyuz.. Kendimden bir örnek veriyim pirim, gündüz …defalarca anlık tayyla biryerlere gittim geldim, gündüz işte çok kendimi veremiyorum, gitmem gelmem an ve an içerisinde ve bir şeyler yapıp dönüyorum ,biliyorsunuz siz, ne yaptığımı az çok, birisinde geldiğimde birşey anlatıyormuşum beni dinliyordu, 2 – 3 arkadaş, döndüm bedenime eee abi yarım kaldı devam et dediler ne anlattım bilmiyorum ama, ya başıma ağrı girdi dedim kalktım.. Şimdi pirim bölündüysem, ben gittiğim yerdeyim kalandan haberim yok. Biriyle başa çıkamıyoruz nasıl oluyor bu. Efendimiz hem Kâbe’de, hem Medine’de belki yüzden çok yerde, pirim her parçanın yaptığını nasıl takip edicez onu anlayamıyorum.. Pirim bunu çözmemde yardım edin lütfen. Bir yerde tökezliyecem diye biraz endişe duyuyorum. Ne olduğumu biliyorum demeyim, ne ilerisini ne gerisini istiyorum, her anım şükürde. Tembih ettiğiniz gibi.. ,kimseye de birşey sormuyorum artık söz verdim size. O şaşkınlık gitti artık, gereksiz soru yok. Çıtım çıkmıyor, sorarlarsa en kestirme cevapla dönüyorum hemen işin içinden.. makam deyince sizin makamınızı gören anlatan oldu mu hiç pirim. keşif ehli çok maşallah, yerde misiniz, gökte misiniz, nerde oturuyorsunuz, kaçıncı kattasınız….kimseyi beğenmeyen komşularınız var mı… Gece gitmelerinde sıkıntım yok pirim, nereye ne şekilde gideceksem rahatım. Gidip dönüyorum, tek ve huzurluyum çok şükür… Kehf suresi insanı anlatır, yedi uyur nefsdir, uyurlar uyanırlar, mağarada insanın iç dünyasıdır, kapıdaki kıtmir sadakattir. Bu kapıda sadık olmayı gerektirir. Köpek dediğimiz, it diye tekmeledikleri hayvan kurana girmiş, huyuyla. Pirim ve işte onlar benim dilsiz yarattıklarımdır ayeti, adamı hırpalar. Kıtmirle örnek verir, sadakat olmadan olmaz bu yol. Allah’a onun yoluna ve tuttuğun kapıya. Defalarca yazdığım kimseye kulak asmayın tutun kapının kulpunu işinize bakın. Medet Allahtan kulundan değil, düşen sizin elinizle düşüyor. Benim, onun, bunun elinden değil… Boş vaktimde bu zamana kadar yazdığım her satırı ayetlerle hadislerle tek tek açıklarım, kim nerden okumuş biz ne demişiz anlarlar her satırı sayfalarca açıklayabilirim. Bir de özellikle şunu yazıyım pirim, efendimize yazmaktan haya duyarım, maho diye lakap takmışlar aşa yukarı, Allaha ağza alınmayacak küfürler sataşmalar var. Ee küfür et dedi, alan alacağı yeri alıyor, Allah’ı peygamberi bilmeyene dur yapma diyemezsin dinlemez. Ha canından çok seveceğin ve anandan babandan çok sevmezsen iman etmiş olmayacağın efendimize laf söyletebiliyorsan etme kardeşim, ben püri pakım, edebim el vermiyor diyorsan etme, trafikte yada alışverişte çıkarımıza ters düşen bişey oldu mu bas bas bağırıyoruz. Edeceksen de et günahını bana yolla yazdım, ne için yaşıyoruz ona sus buna ses çıkarma. Efendimizden bahsediyoruz….küfürden kastları baya küfürse ben onu kastetmedim, kötü sözde küfürdür, ha ben ederim her türlüsünü sıkıntı yok. Elimden geldiğince başka bir şeylerde yaparım, ama kimseyi günaha vebale zorlamam. Belindeki kılıcı yerine göre çekeceksin, bir işi celalde yapman gerekiyorsa onunla, cemalde yapman gerekiyorsa onunla, garibe düşmüşe, kızıp birşey yapıyor musun tabii ki hayır. Allah’ın merhametiyle yanaşıyorsun. Gidip tekmeliyor musun, tabii ki hayır…İlerde birilerini tekmeleyeceğin zamanda gelecek anlaşılır o zaman ne dediğimiz. faizi anlattım anlayan oldu mu, parayla oynamayın diye kırk dereden hikaye anlatıyoruz, haram sokmayın kazancınıza diye. Ayrıca Zamanında burda bayanların şehveti cinselliği felan yazılırken konuşulurken herkes okuyordu, göremedik bu nasıl bir üsluptur diyeni de. Yazı yazdık sen kimsin pire laf söylüyor diyende olmadı onu da bekledik. Alemi cihan olsak biz kimiz ki. Kimse kendini çok zeki sanmasın. Her şeyde gözüktüğü gibi değildir.. Yazdığım birçok şeyin kuranla ayetle hadisle açıklaması da vardır, kuranı anlayan dediğimi anlar. İmam dedim, her imamım diyene aldanmayın dedim. Ben içime sinmiyor kılmıyorum arkasında dedim. Bakara 81,,tevbe 34 lokman 33tevbe 31 camide bile olsa önüne alacağın adamı seçeceksin, din adamını ruhban sınıfını kabul etmez kuran, hikayesi uzundur hz isa ve havarileri felan,.. Fatiha’nın anlamını bilmez, gider camiye hoca anlatsın diye beklersen, ömrün geçer. Dinini bilmek farzdır… Benim uydurma imamlarla işim olmaz, benim dinim bana oku dedi seç dedi, git oraya buraya kan kapıl demedi. Seçerim aldanmam. Allah bana akıl fikir vermiş pirim. Okurum bakarım aslı var mı araştırırım. Ben imamım diyene koşmam. Seni bildim imam seni tanırım başka kimseyi tanımam. Sizin bana dediğinizi yaparım başka kimsenin bir şeyini dinlemem yapmam. Sizi tanırım başka kimseyi tanımam. Nefsim en büyük düşmanımken düşman mı arayım. Camideki görevlidir, açıp kapatacak illaki oranın ihtiyaçlarını karşılayacak birileri lazım. Ben allah için kılıyorsam bu namazı, uyduğum adamda Allah için kılacak, vazifeli olduğu için değil. Sizin neden geceniz gündüzünüz yok himmet mi yatırıyoruz pirim hesabınıza. Var mı bu devirde Parasız iş yapan, ölünüze selayı parayla okuyan adamın arkasında namaza durmam, din satıp video tıklatan para kazanan adamları dinlemem, kimsenin bilmediği gizli şeyleri biliyormuş gibi yapıp ahkam kesenlerle işim olmaz. Benim dinim bana, bu kitap bana geldi, bu din bana geldi. Anam babam hikayelerini dinlemem. Gelelim manevi imamlığa.. Hırka giyeceksin, bişeyler yapacaksın olacaksın ki çok sonra, çokkk sonra herşey anlatılmaz. Siz herşeyi bilirken yazmıyorsunuz siz biliyorsunuz pirim, siz kim nereye gider kim nereye yol alır çok iyi biliyorsunuz, sınıfta kalanı da geçeni de. Aklı olan başa geçmez, aklı olanda herkesin ardına düşmez. Bir zaman gelir emir demiri keser… Kemale ermiş, bilginin kuranın zirvesinde, Gerçek Allah dostları imamlık yapar, efendimizden sonrada böyle devam etmiştir. ilim aramak bulmak farzdır. İlmi vereni de aramak… Efendimizin açlığını anlatıp, para kazanıp, baklava börekle karnını dolduranlara yazıklar olsun. Vallahi tallahi millet kapı kapı gezip imam arıyor. Kendini teslim edecek yer arıyor, kime nasip kime kısmet, kızdığım yırtındığım yeri anlamayanlar hala, başka iş başka adam başka işler peşinde… Pirim enerjiyle ilgili bişeyler yazıyım eksiğim çok tamamlayın beni, bazen öyle bir türbilansa giriyorum ki, sürekli aynı kutup yüklen yüklen boşaltamıyorum kendimi şişiyorum nerdeyse. Kafam kazana dönüyor. Yüklendiğim enerji itiyor birşeyleri… Selam es selam. öperim nur ellerinizden nur yüzünüzden canpirim. — Selam es selame Aziz Kardeşimiz Erhancan; Maşaallah barikallah keşiflerine ve emek emek yazıp bizlere ulaştıran cömert gönlüne ehil kalemine. Ham ve şükür alemlerin rabbi rahman rahiym Allah’a mahsustur. Razı oluncaya kadar şükürler olsun ki yaşanmasına ve yazılıp geleceğe hediye edilmesine izin vermiştir… Günümüzün deccaliyet çağı olduğunu, zor zamanlardan geçtiğimizi defalarca belirttik. Bu cömertlik seçkinlere yardım içindir, rahmettendir, merhametin tezahüründen başka değildir. Yazdıklarının bir cümlesinin karşılığını yazmaya kalkışsak senin yazdığından uzun emek ister.. Şu yazdığın sırlardan bu fakir ne kadar çok faydalandım bir bilsen. Öyleyse her okuyan en derin şekilde rabbimizin kendisine ayırdığı nasipleri aldılar demektir. Uzun uzun yeniden yormayalım kardeşlerimizi. Sen de bize sorduğun soruların cevabını yakında rabbimizden alacağını bilerek durma yoluna devam et. Sonsuzluk denizinden faydalanmayı sürdür ve bizleri de maceralarından mahrum bırakma inşaallah. Rabbime emanetimsin. İlmullah Hz Musa’nın önce olmazsa olmaz şekilde muhtaç olduğu, rabbinin nasip etmesi ve lütfu sayesinde emek emek yollar gidip bulduğu Hz Hızır’a dayanamayıp eli boş döndüğü, kabullenilmesi zor ilimdir. Sabredemeyip terk edenleri hoş görmek ilmin şanındandır. Havvas ilmi diye biline kitapların yazıp dizdikleri ile hiç ilgisi yoktur. Ticaret için kullanılacak meta değildir. Ücreti allah katındandır. Selam es selame.
Error 522 Ray ID 7383f37adfb4bb97 • 2022-08-09 223332 UTC FrankfurtCloudflare Working What happened? The initial connection between Cloudflare's network and the origin web server timed out. As a result, the web page can not be displayed. What can I do? If you're a visitor of this website Please try again in a few minutes. If you're the owner of this website Contact your hosting provider letting them know your web server is not completing requests. An Error 522 means that the request was able to connect to your web server, but that the request didn't finish. The most likely cause is that something on your server is hogging resources. Additional troubleshooting information here. Cloudflare Ray ID 7383f37adfb4bb97 • Your IP • Performance & security by Cloudflare
Hollanda’danın önemli gazetecilerinden hemşerimiz Mehmet Ali Topcu anesinin cenazesine katılamamanın acısını yaşıyor. Mehmet Ali ve Vedat Topcu’nun anneleri Ayşe Topcu 91 yaşında vefat etti. Hollanda da yaşayan Mehmet Ali Topçu coronavirüs nedeniyle ülkelerarası ulaşımın kapalı olması nedeniyle Karaman'da vefat eden annesinin cenazesine katılamayacğını üzüntüyle paylaştı. Topçu üzüntüsünü şöyle ifade etti; Anam Karaman’da hakkın rahmetine kavuştu... Kabri nur dolsun mekânı cennet olsun... Allah rızası için sizlerden dua bekliyoruz... Okuyanlardan Allah razı olsun... Cenazeye gidememek ise en acı en zor imtihanmış. Allah kimseye böyle acı yaşatmasın. Allah rahmet eylesin. Meslektaşımıızn acısını paylaşıyor sabırlar diliyoruz.
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ Muhakkak ki biz sizi korkuyla, açlıkla ve mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. O sabredenleri müjdele! Onlar ki, başlarına bir musibet geldiği zaman “Biz Allah’a aidiz ve sonunda O’na döneceğiz.” derler. Bakara 155-156 Bu ayet-i kerimede Müminlerin, Allah-u Teâlâ’nın hikmeti gereğince, hoşlanmayacağı bazı hâllerle karşılaşacaklarını ve o zaman Cenab-ı Hakk’ın takdirine teslimiyet gösterenlerin büyük bir mükâfata kavuşacakları açıklanmaktadır. Şimdi, ayet-i kerimede beyan buyrulan imtihan çeşitlerini teker teker ele alalım Muhakkak ki biz sizi korkuyla imtihan edeceğiz… Hazin tefsirinde beyan buyrulduğuna göre bu ayet-i kerimede geçen korkudan murad, düşman korkusudur. İmam Şafi ise bu korkunun “Allah korkusu” olduğunu beyan buyurmuştur. İkinci imtihan “açlık” iledir. Yine Hazin tefsirinin beyanına göre buradaki açlık, kıtlıklardır. İmam Şafi ise açlığı, Ramazan-ı şerifin orucu olarak tefsir etmiştir. Üçüncü imtihan “mallardan noksanlaştırmak” iledir. Hazin tefsirine göre bunun manası Malın çalınması, yağma edilmesi, zorba bir hükümetin alması veya başka bir sebeple telef olmasıdır. İmam Şafi Hazretleri ise “mallardan noksanlaştırma” ayetini, zekât ve sadaka ile tefsir etmiştir. Dördüncü imtihan “canlardan noksanlaştırmak” iledir. Hazin tefsirine göre bunun manası Öldürülmek, ölmek, hastalık ve ihtiyarlıktan ibarettir. İmam Şafi’ye göre ise “canlardan noksanlaştırmak” ayetinin manası, hastalıklardır. Beşinci imtihan “meyvelerden noksanlaştırmak” iledir. Hazin tefsirine göre bunun manası Soğuk, yakıcı rüzgâr, fırtına, çekirge ve diğer afetler ile meyve ve mahsullerin telef olmasıdır. Recâ İbn-i Havf Hazretleri bu makamda der ki “İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, bir hurma ağacında ancak bir hurma olacak.” İ. Şafi Hazretleri ise “meyvelerden noksanlaştırmak” ayetini, çocukların ölümü ile tefsir etmiş ve şöyle demiştir “Zira çocuk, kişinin gönlünün mahsulü ve meyvesidir.” Ebu Musa Hazretleri’nden rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamberimiz şöyle buyurmuştur Bir kulun çocuğu öldüğünde Allah-u Teâlâ Hazretleri meleklerine “Kulumun çocuğunu mu aldınız?” diye sorar. Onlar da “Evet” derler. Mevla Teâlâ tekrar “Onun kalbinin meyvesini mi aldınız?” buyurur. Onlar da “Evet” derler. Bunun üzerine Mevla Teâlâ “Kulum ne dedi?” diye sorar. Onlar da “Sana hamdetti ve istircâ etti.” Yani إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ Biz Allah’tan geldik ve sonunda ona dönücüleriz, dedi. derler. Bunun üzerine Allah-u Teâlâ “Kuluma cennette bir köşk bina edin ve ona Beytü-l Hamd’ Hamd evi ismini verin.” buyurur. İbn-i Mesud Hazretleri der ki “Gökten düşüp parçalanmam, Mevla Teâlâ Hazretlerinin takdir ettiği bir şey hususunda Keşke bu olmasaydı!’ dememden daha sevgilidir. Hz. Ali de şöyle buyurur Bir musibet anında elini dizine vuranın muhakkak sevabı yok olmuştur. Musibetlere sabretmek hakkında birçok hadis-i şerifler vardır. Bazıları şunlardır Ebû Yahya Suheyb İbni Sinan rivayet edilmiştir. Resulullah buyurdu “Müminin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece müminde vardır. Sevinecek olsa şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir bela gelecek olsa sabreder; bu da onun için hayır olur.” Müslim, Zühd 64 Ebû Zeyd Üsâme İbni Zeyd İbni Harise nakledilmiştir. O şöyle dedi Resulullah’ın kızı Zeynep, Nebi “Oğlum ölmek üzeredir, lütfen bize kadar geliniz!” diye haber gönderdi. Peygamber “Alan da veren de Allah’tır. O’nun katında her şeyin belli bir vakti vardır. Sabretsin ve ecrini Allah’tan beklesin.” buyurarak kızına selam gönderdi. Bunun üzerine kızı, Nebi “Ne olur, mutlaka gelsin!” diye tekrar haber yolladı. Bu defa Peygamber yanında Sa’d İbni Ubâde, Muaz İbni Cebel, Übeyy İbni Kâ’b, Zeyd İbni Sâbit ve başka bazı sahabeler olduğu hâlde kalkıp kızına gitti. Çocuğu Hz. Peygamber’e verdiler, kucağına aldı. Yavrucak pek zor nefes almaktaydı. Resulullah’ın gözlerinden yaşlar boşandı. Durumu gören Sa’d İbni Ubâde “Ey Allah’ın Resulü, bu ne hâldir?” dedi. Nebi de “Bu, Allah’ın, kullarının kalbine koymuş olduğu merhamet duygusudur.” buyurdu. Buhari, Cenâiz 33 Ebû Hüreyre rivayet edilmiştir. Resulullah “Allah Teâlâ şöyle buyurdu.” demiştir. “Dünyada sevdiği bir dostunu aldığım zaman, sabredip ecrini Allah’tan bekleyen mümin kulumun katımdaki karşılığı cennettir.” Buhari, Rikak 6 Enes İbni Malik rivayet edilmiştir. Resulullah şöyle dedi “Allah Teâlâ buyuruyor ki “Kulumu iki gözünü kör etmekle imtihan ettiğim zaman sabrederse, gözlerine karşılık olarak cenneti veririm.” Buhârî, Merdâ 7 Enes İbni Malik rivayet edilmiştir. Resulullah şöyle dedi “Allah, iyiliğini dilediği kulunun cezasını dünyada verir. Fenalığını dilediği kulunun cezasını da kıyamet günü günahını yüklenip gelsin diye, dünyada vermez.” Tirmizî, Zühd Atâ İbnu Yesâr rivayet edilmiştir. Resulullah şöyle dedi “Kul hastalandığı zaman Allah Teâlâ Hazretleri ona iki melek gönderir ve onlara “Gidin bakın, kulum yardımcılarına ne diyor, bir dinleyin!” der. Eğer o kul, melekler geldiği zaman Allah’a hamdediyor ve senalarda bulunuyor ise onlar bunu, her şeyi en iyi bilmekte olan Allah’a yükseltirler. Allah Teâlâ Hazretleri, bunun üzerine şöyle buyurur “Kulumun ruhunu kabzedersem onu cennete koymam, kulumun benim üzerimdeki hakkı olmuştur. Şayet şifa verirsem onun etini daha hayırlı bir etle, kanını daha hayırlı bir kanla değiştirmem ve günahlarını da affetmem, üzerimde hakkı olmuştur.” Kütüb-i Sitte/Sabır Ebu Musa rivayet edilmiştir. Resulullah şöyle dedi “İşittiği şeyin verdiği ezaya, Aziz ve Celil olan Allah’tan daha sabırlı kimse yoktur. Çünkü O’na şirk koşulur, evlatlar nispet edilir. O yine de onlara afiyet ve rızık vermeye devam eder.” Kütüb-i Sitte/Sabır Sabır sadece bela ve sıkıntılara sabretmek de değildir. Sabır üçe ayrılır 1- Günaha girmeme hususunda sabredip takva dairesinde kalmak. 2- İbadetlerin zahmetine karşı sabredip ibadetleri terk etmemek. 3- Bela ve musibetlere karşı sabretmek. Ayetin devamında geçen إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ ayetinin manası Ruhu-l Beyan tefsirinde zikredildiğine göre şudur Sabırlı kullar “ إِنَّا لِلّهِ ” diyerek, mülkün ancak Allah’a ait olduğunu ikrar etmektedirler. Yani bu kelimenin manasıyla şöyle derler “Biz, Allah-u Teâlâ’nın kulları ve köleleriyiz. Kulun kendisi de elindekiler de Mevla’sına aittir. Allah da bizim Mevlamız’dır. Dilerse verdiklerini bizim elimizde bırakır, dilerse alır. Biz, onun kendi mülkünü almasıyla feryat etmeyiz, biz ancak sabrederiz ve onun hükmüne razı oluruz…” Bu sabırlı kullar daha sonra da “ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ” diyerek, öldükten sonra dirilerek Mevla Teâlâ’ya kavuşacaklarını ikrar ederler. İşte istircânın manası budur. Ancak bu, yalnız lisanla değil, kalple de olmalı ve kişi Allah’ın hükmüne ve tasarrufuna gönülden de razı olarak şöyle düşünmelidir “Ben şu ana kadar nihayetsiz ilahi nimetlere mazhar bulunuyorum. Elhamdülillah Müslüman’ım, Hz. Muhammed ümmetiyim. Şimdi geçici bir musibete tutuldum, ama bu musibet elbette Allah’ın izniyle gelmiştir ve onun hikmetinin gereğidir. Cenab-ı Hakk’ın bana verdiği nimetler, şimdi elimden aldığı nimetlerden kat kat fazladır. Veren de odur, alan da. Ben de nihayet onun manevi huzuruna varacağım ve ebedî saadete nail olacağım, artık bu geçici belanın ne ehemmiyeti vardır…” Ancak musibet anında böyle düşünmek de kolay bir iş değildir. Cenab-ı Hak bu ayet-i kerimesinin hürmetine bu zor ameli bizlere kolaylaştırsın! İstircânın fazileti hakkında da birçok hadis-i şerifler nakledilmiştir. Biz bir hadis ile iktifa edeceğiz Ümmü Seleme anlatıyor “Resulullah şunları söylerken işittim “Kendisine bir musibet gelen Müslüman, Allah’ın emrettiği Biz Allah’ınız ve ancak O’na döneceğiz. Bana bu musibetim için ücret ver ve bana bunun arkasından daha hayırlısını ver!’ derse, Allah o musibeti alır ve mutlaka daha hayırlısını verir.” Müslim, Cenâiz Bütün bu izahlarla birlikte unutulmamalıdır ki asıl musibet, dine gelen musibettir. Dinî olmayan musibetlere, musibet nazarıyla bakılmamalı ve dine gelebilecek musibetlerden de her vakit dergâh-ı ilahiyeye sığınılmalıdır. Cenab-ı Hak tefsirini yaptığımız ayet-i kerimenin hürmetine, bizlere musibetlere karşı sabrı ve istircayı nasip etsin. Âmin!
allahtan geldik allaha döneceğiz ayeti arapça